dhbt2022 dhbtdhbt ders notlarıdhbt kitaplarıdhbt kursları

Hadis Tarihi Ve Usulü – Kazandıran Not

Hadis Tarihi Ve Usulü – Kazandıran Not
07.09.2021

ÜNİTE1

Hadis ilmi, geçmişte Şer’i ilimler veya Nakli ilimler diye isimlendirilen, günümüzde ise İSLAMi ilimler denilen ilim grubunun bir alt dalıdır. İSLAM Dini’ ni konu edinen Nakli/ Şer’i ilimler , Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelam ve Tasavvuftur.Müslümanlar ın dini açıdan sorumluluklarını ortaya koyan, kural koyucu(normatif) ve bağlayıcı nitelikte ilim dalıdır.
· İSLAM tarihi, İSLAM mezhepleri tarihi ve İSLAMi ilimler tarihi ise İSLAM dinini konu edinmeleri bakımından ilk bakışta İSLAMi ilimler içinde yer alıyor gibi görünseler de aslında Tarih bilimi’ nin alt dalıdırlar.
· SÜNNET KAVRAMI:
· Sünnet kelimesi ara sıra ve gelişigüzel yapılan şeyleri değil, adet niteliğinde, devamlı ve sürekli, aynı zamanda bilinçli davranışları ifade eder.
· Sünnet’in hadis ilmindeki anlamı ise.Hz Peygamber(sav) sözleri, davranışları ve onaylarıdır.
· 1-KAVLİ SÜNNET: Hz Peygamber(sav) sözleridir
· 2-FİİLİ SÜNNET: Hz Peygamber(sav) ın fiilleri ve davranışlarıdır.
· 3-TAKRİRİ SÜNNET: Hz Peygamber(sav) in huzurunda veya bilgisi dahilinde olmak şartıyla, sahabe tarafından söylenen sözleri ve yapılan davranışları onaylaması veya karşı çıkmasıdır.
· Peygamber efendimiz (sav) :Yaşayan Kur’an ve Yürüyen Kur’an diye nitelendirdi.
· Hz Peygamber(sav) ın görevleri:
· TEBLİĞ:.Hz. ALLAH (c.c.). tan almış olduğu vahyi eksiksiz olarak insanlara bildirmek anlamına gelir.
· BEYAN/TEBYİN: Hz Peygamber(sav) ın kendisine indirilen kitabı, ümmetine açıklaması, onları ihtilaf ettikleri konularda aydınlatmasıdır.
· TEZKİYE: İnsanların kötü huylardan , günahlardan, kötülüklerden temizlemesi, arındırılması demektir.
· Peygamberler masum’dur. Yani görevleri ile ilgili hata yapmaktan, .Hz. ALLAH (c.c.).(cc) tarafından korunmuşlardır. Peygamberlerin bu özelliğine İsmet denir. İsmet bütün Peygamberlerde bulunması gereken beş temel özellikten biridir.
· Sahabe ve Tabiun un bütün söz ve görüşleri sünnet veya hadis sayılmaz. Ancak dini konulardaki ve kendi akıl yürütmeleriyle bulamayacakları konulardaki söz ve görüşleri hadis sayılır. Bunun gerekçesi, bu şartları taşıyan sahabe söz ve görüşleri hadis sayılır.
· Hz Peygamber(sav) den sonraki alimlerin ve toplum önderlerinin görüş ve uygulamalarının sünnetin devamı sayılabilmesi için Kur’an’ın ve Hz Peygamber(sav) in sünnetinin ilkelerine, ruhuna , özüne, mantığına ters düşmemesi şarttır.Bunlara ters düşen uygulamalara Bid’at ismi verilerek arşı çıkılmıştır.Bid’at, sünetin zıddıdır.
· HADİS , HABER , ESER TERİMLERİ:
· HADİS: kelimesi Arapça tahdis mastarının ismi olup ‘’haber verme’’ ,’’anlatılan,haber verilen husus ‘’, ‘’haber’’ ve ‘’söz’’ demektir.Çoğulu ehadis şeklindedir. Hadis ilminde Hz. Peygamber (s.a.v.),’den gelen haber / haberler anlamına gelir.
· Sünnet kavramı Hz Peygamber(sav) İn davranışlarınını= hadis ise onun davranışlarının, sözlerinin ve onaylarının , tanıkları tarafından haber verilmesini ifade eder.
· HABER: Sözlük anlamı bir olay veya nesneyi gören tanık olan birinin görmeyenlere tanık olmayanlara söylemesi , iletmesi , duyurması , bildirmesiyle elde edilen dolaylı bilgidir. Her hadis aynı zamanda haberdir ama her haber hadis değildir.
· ESER: Sözlükte iz kalıntı anlamına gelir. Bazı alimler hadisle eşanlamlı kullanır, bazı alimler haber kavramıyla eş anlamlı kullanır, bazıları da sahabeden gelen rivayetler için kullanmıştır.Belli bir uzlaşı yoktur.
· Fıkıhta sünnet terimi müstehab ve mendub anlamına yani yapmakta zorunlu olmadığımız ama teşvik edilen güzel görülen yaptığımızda sevap kazanacağımız gönüllü güzel davranışlardır.
· HADİSİN 2 TEMEL ÖĞESİ: İSNAD VE METİN
· 1-İSNAD VEYA SENED: Hadis ilminde isnad dendiğinde hadislerin başındaki ravi silsilesini gösteren isimlerden oluşan ravi zinciri anlaşılır. Buna sened de denir.
· Herhangi bir hadisin ilk kaynağından hadis kitabı yazarına gelinceye kadar kimler tarafından nakledildiğini gösteren bu zincirler, hadisin dayanakları , doğruluğunun belgeleri niteliğindedir. Yani hadis havada ve boşlukta değil, bu zincirle ilk kaynağına Hz Peygamber(sav) e bağlanmakta ve dayandırılmaktadır. Hadis ilminde başında senedi yani isnad zinciri zikredilmeyen hadislere Muallak hadis denir.Bu Müslümanlara özgü bir uygulamadır.
· Hz. Osman ın şehit edilmesi Hz Ali İle Muaviye arasındaki mücadelelerle başlayıp, yabancı kültürlerle etkileşim sonucu gittikçe artan siyasi , fikri , ilmi görüş ayrılıkları ve gruplaşmalar hadis uydurma gibi bir olgunun ortaya çıkmasına sebep oldu.İşte bundan sonra herkese naklettiği hadisi kimden aldığı sorulmaya ve ehil olmayanlardan hadis alınmamaya başlandı.
· İbn Sirin ‘ in şu sözü gerçeği ifade eder: ‘’ Önceleri isnad sorulmazdı. Fitneden sonra hadisleri aldığınız adamların ismini söyleyin demeye başladılar.
· Hadis tarihinde Mütekaddimun dönemi denilen hicri ilk dört asırdaki kitaplarda hadisler hep ravi zinciriyle birlikte verilmiştir.
· 2-METİN: Hadiste nakledilen içerik anlamına gelir. İsnad zincirinin peşinden gelen Hz Peygamber’ in sözleri ve davranışlarını ifade eden kısma metin denir.
· Hadis ilminde bir hadisin farklı isnad zincirleriyle gelen her bir kanalına tarik veya vech denir.
· Hadis ilminde metinleri aynı olsa bile, bir hadisin her bir isnadı ayrı birer hadis sayılır.
· HADİS İLMİ: TANIMI, KONUSU , AMACI:
· TANIMI: Hadis ilmi klasik kaynaklarda ilmu’l-hadis , Ilumu’l hadis , İlmü’r rivaye , Usulü’r rivaye , İlmu’l eser diye ifade edilir.İbn Cemaa hadis ilmini ‘’ Hadislerin senet ve metinlerinin halleri ile ilgili kurallar ilmidir’’ diye tanımlar. İbn hacer ise ‘’Ravi(rivayet eden) ve mervi(rivayet edilen metinlerin) hallerini bildiren kaideler bilgisi’’ olarak tanımlar.
· Hadis ilminin amacı hadislerin makbul olanlarının makbul olmayanlardan ayırmaktır.
· Hadis ilmi ve hadisle ilgili faaliyetler rivayet ve dirayet olmak üzere ikiye ayrılır. Rivayet daha çok hadis öğrenme , nakletme ,derleme , hadisleri içeren kitaplar telif etme gibi faaliyetleri kapsar. Dirayet ise hadislerin senet ve metinleri ile ilgili her türlü birikimi, yeteneği ve faaliyeti kapsar.
· Bize ulaşan en eski Hadis usulü kaynağının yazarı olan Ramhurmüzi, el-Muhaddisü’l-fasıl isimli eserinde rivayet ve dirayet terimlerini bu anlamlarda iki başlıkta kullanır.
· Hadis öğrenen öğrencilere, hadis ilminde yolun başında olanlara Talib denir. Hadis alimleri için genel olarak Muhaddis veya Hafız tabiri kullanılır. Hadis ilminde daha ileri düzeyleri ifade etmek için İmam , Huccetü’l-İSLAM, Şeyhu’l İSLAM , Emirü’l mü’min’in fi’l hadis gibi ünvanlar kullanılmıştır.
· MEĞAZİ:Peygamberimizin savaşlarını konu edinir.
· SİYER: Hz Peygamber(sav) in bütün hayatıyla ilgilenir.
· ŞEMAİL: Peygamberimizin fiziksel özellikleriyle yani dış görünüşüyle ve ahlaki vasıflarıyla ilgilenir. O konudaki verileri , bilgileri toplar ve değerlendirir.
· DELAİL : Peygamber efendimizin mucizelerini konu edinir.
· Hakim en nisaburi nin hadis ilimleri bilgisi şeklinde Türkçe ye çevirebileceğimiz Marifetü ulumi’hadis isimli kitabında hadis ilimlerinin sayısı elli ikidir.
· İbnü s Salah ise Mukaddime ismiyle meşhur olan hadis ilimleri kitabının başında ‘’.Hz. ALLAH (c.c.). bana hadis ilminin kısımlarına dair bir kitap yazmayı nasip etti’’ diyerek altmış beş konuyu sıralayarak başlamaktadır.Daha sonraki müelliflerden Suyüti Tedribü r ravi isimli eserinde bu sayıyı doksan üç e çıkarmaktadır.
· HADİS TARİHİ:
· Hadis tarihi, hadisin Peygamberimiz(s.a.v) döneminden günümüze kadar geçirdiği serüveni, hadisle ilgili yapılan her türlü çalışmayı zaman ve mekan düzleminde, sebep sonuç ilişkiler içinde, yani Tarih biliminin ölçütleri doğrulusunda ele alır.
· Türkçe yazılan ilk hadis kitabı, İstanbul’ da 1924 de yayınlanmıştır. Hadis tarihi isimli bu ilk kitap o günlerde adı Darülfünun olan İstanbul Üniversitesi nin İlahiyat Şubesi hocalarından İzmirli İsmail Hakkı tarafından ders kitabı olarak okutmak üzere yazılmış ve Talebe cemiyeti tarafından yayınlanmıştır.Hadis tarihinden başka konulara da değinmiştir.
· Tamamen hadis tarihine özgü olarak yazılmış ilk müstakil Türkçe eser Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim üyesi prof. Dr. Talat Koçyiğit’in yazmış olduğu ve ilk baskısı 1977 de, adı geçen Fakültenin yayınları arasında neşredilen Hadis Tarihi isimli kitaptır.
· Arapçada müsteşrik batı dillerinde oryantalist denilen ve Türkçe ye doğubilimci olarak çevirebileceğimiz batılı İSLAM araştırmacılarının Hadis tarihine dair eleştirilerinin önemli ölçüde etkisi olmuştur. Müslüman araştırmacılar bu iddialara cevap verebilmek için hadis tarihine dair araştırmalar yapmak durumunda kalmıştır.
· HADİS USULÜ: hadisin asılları dayanakları kökleri kaynakları ve kuralları anlamına gelir.
· Usul kelimesi yer alan ilk kitap 544/1149 yılında vefat eden Kadı iyad ın el ilma ila ma’rifeti usuli’r-rivaye ve takyidi’s-sema isimli eseridir. Buradada görüldüğü gibi Usulül hadis değil Usulü r rivaye şeklindedir.
· İbn Hacer Hadis usulü ‘’kabul ve ret açısından ravi ve mervinin durumlarından bahseden ilimdir’’ der.
· Hadis usulü= hadisleri nakledenlerin güvenilir, naklettikleri hadislerin de sahih olup olmadıklarını tespit etme amacıyla geliştirilmiş kurallardan bahseden ilimdir.
· Hadis ilmi hadis usulünden çok daha geniş bir bilimsel faaliyet alanıdır.
· Hadis ilmi hadisle ilgili bütün problemleri ele alırken. Hadis uslü sadece hadis tenkidinin temel kurallarını özetler ve temel kavramlarını tanımlar.
· Klasik tabiriyle Ulumü’l hadis günümüzdeki tabiriyle hadis usulü alanında günümüze ulaşmış olan en eski eser İmam Şafii nini er-Risale isimli eseridir.
· Hadis alimleri tarafından yazılan ilk müstakil hadis usulü kitapları hicri üçüncü asra aittir. Bunlardan Ali b. Abdülhakem’in Ma’rifetü ulumi’l hadis ve kemmiyyeti ecnasiha isimli eserleri günümüze ulaşmamıştır.
· Günümüze ulaşan ilk hadis usulü kitabı Ramhürmüzi nin el muhaddisü’l fasıl ıdır.
· Hadis usulü kitapları Mütekaddimun ve Müteahhirun dönemleri denilen iki dönemde ele alırlar. Mütekaddimun kelimesi öncekiler öncüler gibi anlamlara gelir.Hadis tarihinde klasik kitapların yazıldığı Mütekaddimun dönemi hicri dördüncü asrın başına hatta bazılarına göre sonlarına kadar devam eder. Bundan sonrasına Müteahhirun dönemi denir.Bunun anlamı da sonrakiler demektir.
· Mütekaddimun dönemi hadis usulü kitapları:
· 1- Er-Ramhürmüzi diye tanınan ebu Muhammed el-hasen b. Abdurrahman nin el-muhaddisü’l – fasıl beye’r-ravi ve l-vai isimli eseri günümüze ulaşan hadis alimlerince yazılmış ilk müstakil hadis usulü kitabı kabul edilir.
· 2- Hakim diye tanınan Ebu Abdullah Muhammed b. Abdullah el-hakim en-Nisaburi nin Marufetü ulumi l hadis isimli eseri
· Hadib el-Bağdadi diye tanınan büyük hadis aliminin el-Kifaye fi imi’r-rivaye isimli eseri
· Müteahhirun dönemi hadis usulü kitapları:
· 1-Kadı İyad diye tanınan Endülüs lü Ebul’l-fadl İyad b. Musa el-Yahsubi nin el-ilma ila marifeti usul’r-rivaye ve takyidi s-sema isimli eseri. Bu kitap Mağrip ve Endülüs te yazılmış ilk hadis kitabıdır..
· 2- Meyancı diye tanınan Ebu’l Has Ömer b Abdulmecid el Kuraşi el Meyancı nın Ma la yese ‘u’l-muhaddise cehlüh isimli kitabı on sayfalık küçük bir risale şeklindedir.
· 3-İbnü’s – Salah diye tanınan Ebu Amr Takiyüddin Osman b. Abdürrahman eş –Şehrizüri nin Ulumil hadis i Mukaddimetü İbni’S Salah ismiyle meşhur olmuştur. İbnü’s-Salah Şam daki Eşrefiyye Darul hadisi denilen hadis medresesinde hocalık yapmıştır. Konuların sonunda ben derim ki ifadesiyle konu hakkındaki kendi görüşlerini yansıtır. Konuları .Hz. ALLAH (c.c.).’ ü Alem yani .Hz. ALLAH (c.c.). en iyi bilendir sözüyle noktalar.
· İbnü’s Salah ın Ulum ül hadis ine dayanılarak yazılan kitaplar:
· A-) Nevevi önce el-irşad adıyla ihtisar etmiş yani kısaltmış, sonra bunu da tekrar kıslatarak et-takrib ismini vermiştir.
· B-) İbn Kesir Ulumi l hadis adıyla özetlemiş.
· C-)İbn Haver el-Askalani – Nuhbetü’l – fiker adıyla kısaltmıştır.
· D-)Zeynüddin el-Iraki Ulumü’l hadis kolay ezberlensin diye Elfiyye tarzında bin iki beyitte şiir halinde özetlemiştir.
· E-)Celalüddin es-Suyuti de Elfiye şeklinde bin beyitlik şiire çevirmiştir.
· RİCAL İLMİ : Bu ilme rical ilmi denmesinin sebebi hadisi nakleden kişileri, yani ravileri kendisine konu edinmesi sebebiyledir. Rical ilmi, hadis ravileri hakkında , hadis rivayetine ehil olup olmadıklarını belirlemeye yönelik gerekli her türlü bilgiyi derlemek, korumak ve değerlendirmek amacıyla ortaya çıkmıştır.
· Rical ilminin bir diğer adı da Cerh ve Ta’dil ilmi’dir. Hadis ilminde cerh, raviler hakkında olumsuz kanaat belirtme, ta’dil iste raviler hakkında olumlu kanaat getirme anlamında kullanılır.
· Cer edene carih, cerh edilmiş olana yani kusurlu bulunmuş raviye mecruh denir.
· Ta’dil edene muadil veya müzekki= ta’dil edinele adil,adl veya sika denir
· Cerh-ta’dil faaliyetine nakd veya tenkid, bu faaliyeti yapanada münekkid denir.
· Hadisin sened ve metin şeklindeki iki temel öğesinden senedle ilgilidir.
· Ali b. El-Medini ‘’ hadislerin manalarının anlaşılması ilmin yarısıdır.Diğer yarısı da rical ilmidir demiştir. ‘’
· Raviler hakkında hocalara sorarak sözlü olarak aktarılan bilgiler hicri ikinci asrın ortalarından itibaren kitap haline getirildi. İlk kitaplar Tarih ve Tabakat ismiyle kaleme alındı.
· Velid b. Müslim ve Yahya b. Said el-kattan da ilk rical kitabı yazarlarındandır.Vakidi ve heysem b. Adi ise sahabe biyografisine dair tabakat kitabı yazmışlardır. Fakat bu kitaplar günümüze ulaşmamıştır.
· Üçüncü yüzyılda rical ilmi zirveye ulaştı. Günümüze ulaşan en eski rical kitapları bu yüzyıla aittir. Bunlar ibn sa ve halife b. Hayat ın tabakat isimli kitapları ile Yahya b. Mail in Tarih idir.
· Cerhe ve ta’dil kuralları önceleri ulumu’l hadis sonraları ise usulu’l hadis isimli kitaplarda ele alınmıştır.
· İLELÜ’L HADİS İLMİ:
· Hadis ilminde illet ilk bakışta sahih görünen hadislerde ancak derin bilgi ve tecrübe sahibi hadis uzmanlarının görebileceği gizli kusur anlamına gelir. Bu tür izli kusur taşıyan hadislere Muallel veya Ma’lul Hadis denir. İlelü’l-hadis ilmi hadislerdeki bu tür gizli ve fark edilmesi zor kusurlarla ilgilenen bunları bulmayı ve düzeltmeyi amaçlayan bir ilim dalıdır.
· Günümüze ulaşan ilel kitapları en eskisinden itibaren sırasıyla şunlardır:
· Ali b el-medini : ilelü l hadis.
· Yahya b main in et-tarih ve’l ilel’i
· Ahmet b. Hanbel in el-ilel ve ma’rifetü’r- rical’i
· Muhammed b. İsa et-tirmizi nin ilelü’s sağir’i
· İbn ebi hatim er-razi nin ilelül hadis i
· Ali b. Ömer ed-Darakutni nin el-ilelü-l varide fi’l ehadisi’n-nebeviyye si
· Ebu’l Ferec İbnü’l Cevzi nin el ilelü’l-mütenahiye fi’l ehadisi’l vahiye si.
· ĞARİBUL HADİS İLMİ: hadis ilminde ğaribul hadis dendiğinde az kullanıldığı yaygın olmadığı ya da manası kapalı olduğu için anlaşılması zor olan kelimeler ve bunları konu edinen ilim dalı anlaşılır. Ğaribü’l hadis başlığı taşıyan eserlerde, hadislerde bulunan yaygın kullanılmayan kelimelerin öncelikle sözlük anlamı verilmekte bunun yanında kelimelerle ilgili Arap dilcilerin ifadelerinden, eski Arap şairlerinin şiirlerinden Arap atasözlerinden örnekler verilerek sözü edilen kelimenin hadislerdeki anlamı ve edebi incelikleri ortaya konulmaktadır.
· Çok zaman raviler hadisi metnine sadık kalmaksızın kendi ifadeleriyle nakletmişlerdir. Buna hadis ilminde mana ile rivayet denir.
· Bu konuda kitapları hadisciler değil dilbilimciler üstlenmiştir.
· Hadisdeki ğarib kelimelere dair yazılmış olup günümüze ulaşan ilk kitap Ebu Ubeyd Kasım b. Sellam ın Ğaribuü’l hadis isimli kırk senede hazırladığı mükemmel kitabıdır.
· İbn kuteybe , Ebu Ubeyd enin yukarıdaki kitabına almadığı ğarib kelimeleri konularına göre Ğaribul hadis isimli bir kitapta toplamıştır.
· Bu konuda hicri dördüncü asırda yazılıp günümüze ulaşan en mühim eser Hattabi nin Ğaribü’l hadis idir.
· Ğaribul hadis konusunda yazılan en mükemmel kitap Mecdüddin İbnü’l Esir in en- Nihaye fi ğaribi’l hadis idir. Kendinden önceki bütün kitaplardan yararlandığı için bütün yazılanların hülasası niteliğindedir. Çok özlü yazılmış bir kitaptır. Kelimeler alfabetiktir. Hadislerin senetleri verilmediğinden dolayı okunması kolaydır.

· İTİLAFÜ’L HADİS İLMİ: İhtilafü’l hadis, sağlam bir hadisin yine sağlam bir hadise zıt düşmesi veya öyle görünmesi ya da algılanmasıdır. İhtilafü’l- Hadis ilmi bu tür zıt görünen hadisleri konu edinip bunları değerlendiren ve zıtlığı çözmeye çalışan ilim dalıdır. Bu ilme lam harfinin fetha veya kesre okunmasıyla Muhtelefü’l- hadis veya Muhtelifü’l- adis ,Müşkilül – hadis de denir. Bazı alimler ihtilafül hadisi hadisler arasındaki ihtilaf, Müşkilü’l hadisi de hadislerin diğer delillerle ihtilafı şeklinde anlayarak anlamlarının farklı olduğunu savunmaktadırlar. İbnü’s Salah bu iki ilim dalını birbirinden ayırmaz.
· Fıkıh usulünde konu tearuz başlığı alında ele alınır ve hem hadislerin kendi aralarında hem de diğer delillerle çelişmesi incelenir.
· Hadislerin birisi zayıf diğeri sahih ise arada ihtilaftan bahsedilemez.
· Alimler sahih yani sağlam hadisler arasında gerçekte zıtlık olup olmayacağı konusunda üç gruba ayrılmışlardır. 1- Çelişkiyi kabul etmeyenler(zıtlık gerçekte değil görüntüdedir.2-Çelişkiyi kabul edenler(hadislerin bazıları özel bazıları genel hüküm ifade edebilir. Çelişkiyi kısmen kabul edenler.
· Hadislerin arasındaki ihtilafın giderilmesinde dört temel yöntem vardır:
· 1-CEM’ VE TE’LİF: Cem Arapça da dağınık olan şeyleri bir araya getirme, Te’lif ise uzlaştırma anlamına gelir.
· 2:NESH: Arapçada yok etmek ortadan kaldırmak nakletmek anlamlarına gelir. İSLAMi ilimlerde nesh in tanımı: ‘’Şer’i bir hükmün daha sonra gelen şer’i bir delille kaldırılması’’ şeklindedir. Yürürlükten kaldırılan önceki hükme mensuh, öncekini yürürlükten kaldıran sonraki hükme nasih denir.
· 3-TERCİH: Birtakım ölçütlere dayanarak çelişen hadislerden birini tercih edip öbürünü terk etmektir.
· Tercih sebepleri: 1-Senedle ilgili sebepler. 2-Metinle ilgili sebepler. 3- Hükümle ilgili sebepler. 4- Harici sebepler.
· 4-TEVAKKUF: Tevakkuf Arapça da durmak, duraksamak, beklemek anlamlarına gelir. İhtilafı giderme yöntemi olarak tevakkuf, çelişen hadisler konusunda karar vermemek, askıya almak , karar vermeyi , sağlayacak delil ve karineler buluncaya kadar beklemek anlamına gelir. Tevakkuf aslında ihtilafı giderme yöntemi değil askıya alma yöntemidir.
· Hadisler arasındaki çelişkiyi giderme yöntemleri:
· HADİSCİLER: Cem’ , nesh , tercih , tevakkuf
· İSLAM ALİMLERİNİN ÇOĞUNLUĞU: Cem’ , tercih , nesh , tevakkuf.
· HANEFİLER: Nesh, tercih , cem’ , terk
· İhtilaful hadis ile ilgili kitaplar. Şafii-İhtilafü’l-hadis . İbn kuteybe-Te’vilü muhtelifi’l hadis. Ebu ca’fer et-tahavi – Müşkilü’l-asar.
· ESBABÜ VÜRÜDİ’L-HADİS İLMİ: Geliş ortaya çıkış sebepleri anlamlarına gelir. Tekili Sebebü’l vürüd dur. Bu ilim dalı hadislerin söyleniş sebepleri, hangi ortamlarda, ne amaçla söylendiklerini araştırır.
· Bu konuda yazılıp günümüze ulaşan en önemli iki eser. 1- Suyuti nin el-Lüma fi esbabii vürüdi’l hadis i. 2- İbn Hamza el-Hüseyni nin el-Beyan ve t-ta’rif fi esbabi vürüdi’l hadis isimli eseri.
· HADİS TENKİDİNİN TEMEL İLKELERİ:
· 1-Hadis verenin, haber verdiği olaya tanık olup olmadığının, doğru algılama konusunda bir engel bulunup bulunmadığının, haberi doğru olarak aktarmasını engelleyecek herhangi bir neden, engel veya kusur bulunup bulunmadığının araştırılması.
· 2- Haberin başka kaynaklardan te’kidi yani aynı haberi veren başka kaynaklar olup olmadığının araştırılması, varsa ikinsin karşılaştırılması.
· Başka kanallarla araştırmaya i’tibar denir.Yine hadis ilminde kendisinden sadece bir kişinin rivayette bulunduğu, bir kişi dışında ravisi olmayan hadis ravilerine güvenilmez. Bu tür ravilere Mechülü’l-ayn denir.
· Hadisin farklı kanallardan toplanmasına cem’u’t-turuk, bu kanalların karşılaştırılmasına muazara denir.
· 3-Bize ulaşan bir haber değişik kaynaklardan gelmiş olsa da haberin doğruluğu için haberin içeriğine de dikkat ederiz.

2.ÜNİTE HADİSLERİN KORUNMASI VE KAYIT ALTINA ALINMASI

Ø Hadisler tarihi sıra itibariyle önce yazılı ve sözlü olarak koruma ve kayıt altına alınmaya çalışılmış, sonrada bunlar belli kitaplar içinde bir araya toplanmış, ardından da bu kitaplardaki hadislerin sınıflandırılması yoluna gidilmiştir. Bu aşamalar zamanlarında yapılan hadis çalışmalarının ayırıcı temel özelliklerinden hareketler = Tesbit dönemi , Tedvin dönemi ve Tasnif dönemi şeklinde isimlendirilirler. Hadis tarihinde bu faaliyetlerin sürdürüldüğü döneme mütekaddimun dönemi denir.
Ø TESBİT DÖNEMİ:
Ø Tesbit sabitleme kaydetme bağlama sağlama alma anlamlarına gelir. Bu dönemde hadislerin sözlü ve yazılı olarak öğretilmesi, öğrenilmesi, halk arasında yayılması , böylece hafızalarda ve değişik yazı malzemeleri üzerine kaydedilip koruma altına alınması söz konusudur. Bu dönem aşağı yukarı hicri 1. Yüzyılın sonlarına kadar devam etmiştir.
Ø Hadis öğrenimi ve öğretimi:
Ø Hz Peygamber hadislerin kaynağıdır. Onların öğretilmesi ve halk arasında yayılmasında en büyük gayreti de Hz. Peygamber (s.a.v.), e aittir.
Ø Meşhur akabe biatları hac mevsiminde gerçekleşmiştir.
Ø Hz. Peygamber (s.a.v.),(sav), elçilerinden bazılarıyla İSLAM’a davet mektupları göndermişti. Bir kısmı günümüze ulaşan bu mektuplar ilk yazılı hadis belgeleridir.
Ø Hz. Peygamber (s.a.v.),(sav) in hadislerinden anlıyoruz ki ilim öğrenmek her Müslüman a farzdır.
Ø Ebu Hureyre, çok hadis rivayet etmesi üzerine kendisine itiraz eden kimselere verdiği şu cevabında bu hususa işaret etmiştir.:’’V.Hz. ALLAH (c.c.).i , .Hz. ALLAH (c.c.).’ın kitabı ndaki bir ayet olmasaydı size asla bir şey rivayet etmezdim’’. (Ayet Bakara 2/159 dur)
Ø Hanım sahabiler Hz. Peygamber (s.a.v.),(sav) den kendileri için bir gün tahsis etmesinide istemişler, Hz. Peygamber (s.a.v.),(sav) da onlara özel bir gün ayırmıştır.
Ø Hz. Aişe: ‘’Ensar hanımlar ne iyi hanımlardır! Utangaçlık onların, dini iyice öğrenmelerine engel olmamıştır!’’ diyerek onların öğrenme gayretini övmüştür.
Ø Hz. Peygamber (s.a.v.),(sav) in hanımları içinde gerek zekası ve araştırmacı kişiliği ile Hz Aişe ilk sırada yer alır. Bir tesbite göre en çok hadis rivayet eden sahabiler arasında. Ebu Hureyre –Abdullah b. Ömer – Enes b. Malik den sonra 2210 hadis rivayetiyle 4. Sırayı Hz. Aişe alır.Hz Aişeyi Müminlerin annesi Ümmü Seleme takip eder.

Ø HADİS ÖĞRENİMİNİN GÜVENİLİRLİĞİ:
Ø 1-HADİS RİVAYETİNİ AZALTMA: Enes b. Malik şöyle demiştir:’’ Hata yapmaktan endişe etmeseydim , size Hz. Peygamber (s.a.v.),(sav) den duymuş olduğum bazı şeyleri rivayet ederdim.’’
Ø Hz Ömer de hata yapılır endişesiyle hadis rivayetini azaltmayı emrederdi.
Ø Hz. Ali sahabenin bu titizliğinin bir sebebine şöyle tercüman olur: ‘’Ben size Hz. Peygamber (s.a.v.),(sav) hadis rivayet ettiğimde , bana , gökten aşağı düşmem ona yalan isnada bulunmamdan daha sevimli gelir.’’
Ø 2-HADİS RİVAYET EDENDEN ŞAHİT İSTEME: Bazı sahabiler hadis rivayet eden kimseden, o hadisi Hz. Peygamber (s.a.v.),(sav)’den işitmiş olan başka birini şahid getirmelerini isterlerdi. Buna şu iki hadiseyi örnek verebiliriz.
Ø 3-HADİS RİVAYET EDENE YEMİN ETTİRME
Ø 4-HADİSİ KUR’AN VE ÖNCEDEN BİLDİKLERİ HADİSLERLE KARŞILAŞTIRMA
Ø 5-HADİSİ İLK DUYAN KİMSEDEN ALMAYA ÇALIŞMAer-Rıhle fl talebi’l hadis , hadis öğrenimi için yapılan yolculuk demektir.
Ø 6- HADİSİN RAVİLERİNİ İNCELEME: Sahabe neslinin sonlarına doğru ortaya çıkmıştır.
Ø Şahid isteme gibi usuller Hz. Ebubekir zamanından beri var olduğuna göre sened anlayışı fikir olarak baştan beri vardı denebilir. Ancak bu usul, meşhur olan şekliyle hicri 1. Asrın ortalarından sonra ortaya çıkmış olmalıdır.
Ø HADİS ÖĞRENME USULLERİ: Hadisler bu dönemde daha ziyade sema (yani hocadan işitme) yoluyla alınıyorlardı.
Ø Muhammed b. Sirin şöyle demiştir:’’ Ben hadisi on kişiden işitirdim, manaları bir lafızları farklı olurdu.
Ø Hadislerin mana ile rivayetlerinin caiz olduğu görüşünde olan kişiler arasında hz.Aişe, Abdullah b Mesut , Enes b Malik gibi sahabiler, sonraki nesillerden ise Amir eş-Şa’bi, İbrahim en-Nehai, Süfyan b. Uyeyne ve Yahya b. Sa’id el-Kattan gibi alimleri sayabiliriz.
Ø Hadislerin yazılıp yazılmayacağı konusunda birbirleriyle çelişen haberler bulunmaktadır. Hadis usulünde bu duruma İhtilafü’l hadis, ilgili hadislere de Muhtelifü’l hadis denir. Hadis yazma endişesinin en önemli sebebi, Kur’an’la karışma endişesidir.
Ø HZ MUHAMMED (SAV) HAYATTAYKEN YAZILANLAR:
Ø 1-Medine sözleşmesi.2-Nüfus sayım tutanağı.3-İmtiyaz belgeleri.4-Yahudilerle yapılan yazışmalar.5-Dine çağrı mektupları.6-Görevlilere verilen Talimatnameler.7-Hz. Peygamber (s.a.v.), in Mekkenin fethinde okuyup da Yemenli Ebu şah ın isteği üzerine yazılıp bu sahabiye verilen hutbe.8- Abdullah b. Amr b. El-As ın yazdıkları. 9-Enes b. Malik in yazdıkları. 10- Hafızasının zayıflığından şikayet eden sahabinin yazdıkları.11-Ebu Raf inin yazdıkları.
Ø SAHABE DÖNEMİNDE YAZILAN HADİSLER.
Ø 1-Hz Ebu Bekir in beşyüz kadar hadis yazdığı sonra bunları imha ettiği nakledilmektedir.
Ø 2-Hz Ömer in de hadisleri yazma teşebbüsleri olmuştu.Ancak o bir ay süreyle yaptığı istişare ve istiharelerden sonra, önceki ümmetlerin .Hz. ALLAH (c.c.). ‘ın Kitabı yanında başka kitaplar edinerek sapıttıklarını söyleyerek süneni yazmaktan vazgeçmişti.
Ø 3-Hz.Ali nin içinde bazı hadislerin yazılı olduğu bir sahifesi vardı ve bunu kılıcına takılı olarak yanında taşırdı.
Ø 4-Ebu Hüreyre nin de hadis sahifeleri vardı.
Ø 5- Abdullah b. Abbas eline yazı malzemeleri alarak sahabe yi kapı kapı dolaşmış ve onlardan duyduğu hadisleri yazmıştı.
Ø 6-Semüre bCündeb in de içinde pek çok ilim bulunan bir sahifesi vardı.O bu kitapçığını Hz. Peygamber (s.a.v.),(sav) dan bizzat duyduğu hadisler ile sahabe den duyduğu hadislerden meydana getirmişti.
Ø 7-Cabir b. Abdullah , Mescid-i Nebi de ders halkası olan ve hadiste yetkili bir alim sayılan bir sahabi idi.Onun da hacla ilgili bir kitabının olduğu bilinir.
Ø 8-Abdullah b. Ömer in de hadis sahifelerinin olduğu ve evinden dışarı çıkmadan önce onlara göz attığı nakledilmektedir.
Ø 9-Cahiliye döneminde yazı bilenlerde Sad b. Ubade nin bizzat hadis yazıp yazmadığı bilinmemektedir. Ancak bazı habeler onunda yazılı hadislere sahip olduğunu göstermektedir.
Ø Sahabeler içinde hadisin dindeki yerini ve değerini tartışan, onu kabul etmeme eğiliminde olan hiç kimse görülmemiştir.
Ø Hariciler Kur’an’da hüküm koyma yetkisinin sadece .Hz. ALLAH (c.c.).’a ait olduğunu belirten bazı ayetlere bakarak Kur’an’da yer almayan hükümler taşıyan hadisleri kabul etmemeye kalkışmışlardır. Oysa Kur’an-ı Kerim’i getiren de Hz. Peygamber (s.a.v.),(sav) di ve onu herkesten daha iyi anlayabilecek olan da ancak o olabilirdi.
Ø TEDVİN DÖNEMİ:
Ø Bu dönem daha önce değişik yazı malzemelerine kaydedilerek veya ezberlenerek koruma altına alınmış olan hadislerin kitaplar içinde toplandığı dönemdir ve hicri 1. Asrın sonlarından 2. Asrın 1. Veya 2. Çeyreğine kadar süren bir zaman dilimini içine alır.
Ø Böyle bir faaliyeti devlet eliyle ilk olarak başlatan kimse Halife Ömer b Abdülazizdir.
Ø Bu mühim faaliyete dönemin birçok alimi katılmıştı. Ancak onların içinde en büyük gayreti İbn Şihab ez-Zühri göstermişti. Öyle ki ‘’ilmi(yani hadisi) ilk tedvin eden kimse İbn Şihab’dır’’.
Ø Bu dönemde yazılan eserlerden hiçbiri günümüze ulaşmamıştır. Muhammed Hamidullah , ilk dönemlerin yazma eserlerinin hemen hemen hepsinin Bağdad’ ın Moğollar tarafından istilası esnasında tahrip edildiğini kaydeder.
Ø Bu dönemde hadislerin rivayetinde sened kullanımı tamamen yerleşmiş ve sened hadisin ayrılmaz bir parçacı olmuştur.Artık senedsiz hadis rivayeti, Binaya merdiven kullanmadan çıkma olarak değerlendirilecek, sened hadisçinin sahtekarlara karşı silahı kabul edilecektir.

Ø ÜNİTE 3 HADİSLERİN TASNİFİ

Ø Tedvin faaliyetiyle bir araya toplanan hadisler belli bir sistematiğe göre gruplandırılmadığından bunlardan yararlanmak zordu. Bunların daha kullanışlı hale getirilmesi için ravilerine ve konularına göre gruplandırılması gereği hissedildi. Bu faaliyet hadis tarihinde Tasnif olarak isimlendirilir.
Ø Tirmizi-Ramhürmüzi gibi hadis alimleri ve İbnü’n Nedim gibi biyografi uzmanları, hadisleri ilk tasnif edenlerin listelerini vermektedir.
Ø Zekeriya b Zaide – Hişam b Hassan – İbn cüreyc – İbn İshak – Mamer b Raşid, Said b. Ebu Arube – Abdurahman b. El muğire – Rabi b subayh – Süfyan es servi –Hammad b seleme – Malik b. Enes – Abdullah b el mübarek – veki b el cerrah – Abdurrahman b mehdi – Süfyan b. Uyeyne sırasına göre ilk hadis tasnifcileridir.
Ø Tasnifcilerin taşadıkları tarihler dikkate alındığında tasnifin hicri ikinci asrın ilk yarısında başladığı söylenebilir.
Ø Bu ilk tasnifçilerin faaliyetlerine ölümlerinden kabaca on veya yirmi yıl önce başladığını varsayarsak Tasnif faaliyetinin hicretin ikinci yüzyılının ortalarına gelmeden başladığını tartışma götürmez bir şekilde görürüz. Tasnif işlemleri üçüncü asrın ortalarında olgunluk dönemine ulaşmış, sonlarına kadar devam etmiştir.
Ø Hadis tarihinde hicri ilk dört asır öncekiler, öncüler anlamına gelen Mütekaddimun dönemi olarak da isimlendirilir..
Ø Bu dönemde yazılan kitapların en önemli özelliği hadislerin ravilerinin senet zincirleriyle kaydedilmiş olmasıdır. Tasnif devri eserlerinden yararlanarak yazılan tasnif sonrası dönemi kitaplarında ağırlıklı olarak hadislerin isnad zincirleri kaldırılıp sadece metinleri ve alındıkları kitapların ismi verilmekle yetinilmiştir.
Ø Abbasiler döneminin hadis tarihi ile ilgili en önemli olaylarından birisi İSLAM tariinde mihne diye bilinen. Me’mun döneminde 218/833 tarihinde başlayıp 234/849 de Mütevekkil döneminde sona eren uygulamadır.Mihne Arapça da sınama imtihan etme sorgulama eziyet etme anlamlarına gelir.
Ø Dönemin Abbasi halifeleri başta hadisciler olmak üzere alimleri Mutezile Mezhebi tarafından savunulan Kur’an’ın yaratılmış olduğu görüşünü benimsemeye zorlamışlar, Kabul etmeyenlere, hapsetme dahil çok değişik işkence çeşitleri uygulamışlardır.
Ø En çok işkenceyi Hanbeli Mezhebinin kurucusu Ahmed b. Hanbel olmuştur.
Ø Hadis Tarihçisi Talat Koçyiğit hicri üçüncü yüzyılı ‘’tasnifin altın çağı’’ olarak nitelendirmektedir.
Ø TASNİFİN AMAÇLARI:
Ø 1-Unutulmaması gereken en önemli şeylerden birisi, hadislerin tasnifinden önceki tedvin sürecinde asıl amacın öncelikli olarak hadislerin yok olmaktan ve kaybolmaktan korunması olduğudur. Sıra hadis malzemesinin tasnifine yani düzenlenmesine gelince tedvin çalışmalarında olduğu gibi hadislerin korunması en temel amaç olmaya devam etmiştir.
Ø Muhaddisler her türlü hadisi kitaplarına alarak, gelecek nesillere hadisleri yeniden tenkit edebilme, tenkit ve yorumda yeni yöntemler geliştirebilme, bundan da öte hadisler üzerinden çok değişik araştırmalar yapılabilme imkânı sunan bir bilgi hazinesi devrederek bu konudaki dikkat, titizlik ve uzak görüşlülüklerini ortaya koymuşlardır.
Ø 2- Derlenen hadisleri düzenli sistemli, kolay kullanılır hale getirilmesi.
Ø 3-Tasnifi başlatan ve hızlandıran en önemli etken, Hz Peygamber(sav)ın sünnetinin Müslüman toplumunda yaşayan bir gelenek olarak devamının sağlanmasıdır.
Ø Ehlü’s-Sünne , Ehlü’l-Hadis diye isimlendiren hadisçiler kendilerini İSLAM toplumunun sünnet çizgisinde devamından sorumlu bir grup olarak görüyorlardır.
Ø Ehlü’l-Bid’a dedikleri sünnet karşıtlarına ve sünnetten sapanlara karşı, derledikleri ve tasnıif ettikleri hadislerle cevaplar vermeyi dahası onların etkinliklerini zayıflatarak Sünnet’in etkinliğini artırmayı amaçlamışlardır.
Ø Hadislerin güvenilirliği açısından 3 tür kitap vardır.
Ø 1- Hadisleri yok olmaktan kurtarmak için sağlam veya zayıf her türlü hadisi sıhhat durumları hakkında hiçbir bilgi vermeden bir araya getirenler.
Ø 2-Sağlam ve sağlam olmayan hadisleri bir araya getirmekle birlikte hadislerin sıhhat durumu hakkında bilgi verenler ve kendi kanaatlerini belirtenler.(Tirmizi’nin El-Camiu’s-sahih bu gruba girer).
Ø 3-Kendi kanaatlerine göre sadece sağlam gördükleri hadisleri bir araya getirenler.
Ø YAZILIŞ YÖNTEMLERİNE GÖRE HADİS KİTABI TÜRLERİ:
Ø 1 –Konularına göre düzenlenmiş olanlar. Bunlar Arapça’da Ale’l ebvab kitapları denir.
Ø 2-Ravilerine göre düzenlenmiş olanlar. Bunlara Arapça’da Ale’r rical kitaplar denir.
Ø KONULARINA GÖRE DÜZENLENMİŞ HADİS KİTABI TÜRLERİ-
Ø Tek bir konudaki hadisleri toplayan kitaplar – Birden çok alt konu barındıran tekbir ana konuda yazılmış kitaplar – Tartışma ve reddiye kitapları – Muvattalar – Sünenler – Cami’ler – Musannefler.
Ø TEK BİR KONUDA YAZILAN KİTAPLAR: Bu eserlerin erken dönemde yani hicri ikinci yüzyılda yayılanlarından bazılarına örnek verebiliriz.
Ø Süfyan es-sevri-Kitabü’l-feraiz.
Ø Zaide b. Kudame – Kitabü’l-menakıb
Ø İbrahim b tahman – kitabü l menakıb, kitabü l ıydeyn
Ø Abdullah b el mübarek – kitabü t tahare, kitabü s salat, kitabü l menasik
Ø Hicri üçüncü yüzyılda yazılıp günümüze ulaşan tek konulu kitaplara şu örnekler verilebilir:
Ø Nu aym b hammad el mervezi – kitabü’l fiten
Ø Ahmed b hamber – kitabü s salat , kitabü l eşribe , Ahkamü n nisa
Ø Muhammed b İsa et-Tirmizi – kitabü’ş şemail
Ø Ebu Davud es sicistani – Kitabü’l kader, Kitabü a’lami’n-nübüvve
Ø BİRDEN ÇOK ALT KONU BARINDIRAN TEK BİR ANA KONUDA YAZILMIŞ KİTAPLAR:
Ø İMANLA İLGİLİKİTAPLAR:
Ø Ebu Bekr b Ebu Şeybe, Ahmed b. Hanbel , ed Deraverdi Kitabü’l iman başıklı kitaplar yazmışlardır.
Ø AHLAK VE ADAB KİTAPLARI:
Ø Buhar inin el edebü’l-müfred isimli ahlak hadislerini topladığı kitabı bu türün en güzel örneğidir. İbn Ebü d dünya , haraiti ve Süleyman b Ahmed et-Taberani , Mekarimü’l ahlak isimli kitaplar yazmışlardır. İbne bu şeybe nin de kitabü’l edeb isimli bir kitabı vardır.
Ø Tefsirle ilgili Rivayetleri bir araya getiren kitaplar.
Ø Süfyan es-Sevri, Zaide b Kudame, İbrahim b. Tahman, Abdullah b. El mübarek, İsmail b uleyyei Muhammed b Fudayl, Veki’b el cerrah Kitabü’t tefsir isimli kitaplar yazmışlardır.
Ø ZÜHD KİTAPLARI:
Ø Zühd kitaplarında dünyanın geçiciliğini vurgulayan, dünya hırsının zararlarını anlatan, ibadet, güzel ahlak ve nefis terbiyesini teşvik eden hadisleri ve seleften gelen rivayetleri bir araya getirmek amaçlanmıştır. Daha sonraları tasavvuf adını alan dini hareketin dayanakları olan hadisler ve rivayetler ilk defa bu kitaplarda derlenmişlerdir..
Ø Ebu Musa b. İbrahim, Zaide b. Kudame , Abdullah b. El Mübarek , Veki b el cerrah , Ahmed b hanbel , hennad b seri et temimi , ebu zür a er razi , ebu hatim er razi , Kitabü’z zühd başlıklı eserler yazmışlardır.
Ø FEDAİL KİTAPLARI :Fedail kitaplarında belli davranışların, şahısların , mekanların zamanların faziletleri yani değerli oluşları ve üstünlükleri ile ilgili hadisler bir araya getirilir.
Ø Belirli zamanların faziletine dair Nesai nin Kitabü’l cım’a’sı, amellerin faziletleri üzerine Nesai nin Amelü’l yevm ve l leyle si , Kur’an ın faziletlerine dair Muhammed b Eyyub el beceli nin Fedailül Kur anı , Sahabenin faziletleri üzerine Ahmed b Hanbel in ve Nesai nin Fedailü’s sahabe leri tasnif dönemi Fedail Kitapları nın farklı türlerine örnek olarak verilebilir.
Ø MEĞAZİ VE SİYET KİTAPLARI:
Ø Meğazi Hz. Peygamber (s.a.v.), (sav) in savaşları, Siret/ Siyer ise, hayatı anlamına gelir.
Ø Urve b .zübeyr b el Avvam, Amir b .Şurahbil eş-Şa’bi, İbn Şihab ez-Zühri , Musa b Ukbe , İbn İshak, Ma’mer b Raşid , Mu’temir b Süleyman, Muhammed b. Ömer el Vakidi Meğazi konusunda kitap yazmıştır.
Ø İSLAM tarihinde yazılan siyer kitaplarından en meşhuru ve klasik olanı İbn Hişam ın Siretü İbn Hişam ismiyle meşhur olan eseridir.
Ø TARTIŞMA VE REDDİYE KİTAPLARI:
Ø Hadisciler belli konularda kendilerinden farklı göürşte olan Müslüman veya Gayr-i Müslim mezhep ve gruplara karşı reddiye ve tartışma kitapları da yazmışlardır.
Ø Buhari – Halku ef ali l ıbad, kitabü l kıraat halfe’l imam , Ref u l yedeyn fi s salat.
Ø Ebu Bekr Ahmed b Amr Eş Şeybani- Ktabü’s süne fi ehadisi’s sıfat.
Ø Ahmed b hanbel in Kitabü r redd ale l Cehmiyye.
Ø Ebu Said Osman b Said ed Darimi nin er-Redd ale’l Cehmiye, En nakz ale’l Merisi
Ø MUVATTALAR: Muvatta türü eserler yaygın olarak uygulana gelen belli bölgenin hadislerini toplamayı amaçlamıştır.. Günümüze ulaşan tek muvatta Maliki mezhebinin kurucusu Malik b. Enes dir.
Ø SÜNENLER: Sünen kitaplarında Ahkam hadisleri denilen, Fıkhi içerikli hadisler yer alır. İSLAM dini ile ilgili konular değişik taksimlere tabi tutulmuşlardır .En geniş taksime göre beş ana başlık halinde özetlenir: İman, İbadetler, Muamelat(bireysel ve toplumsal ilişkiler),ukubat(cezalar),ve edeb(ahlak). Sünenler hadislerle yazılmış fıkıh kitapları niteliğindedir.
Ø MUSANNEFLER: Sünenlerle aralarındaki en önemli fark, Sünen lerin ağırlıklı olarak Hz Peygambere ait söz fiil ve takrirlerini içerirken , Musannef lerin bunlara ilave olarak mevkuf hadis denen sahabe sözleri ve uygulamaları ile, Maktu hadis denen tabiun sözleri ve uygulamalarını da içermeleridir. İki Musannef günümüze ulaşmış ve meşhur olmuşlardır bunlar Abdurrezzak ve İbn Ebu Şeybe nin Musannefleridir.
Ø CAMİLER: Bu kitaplarda bütün konulardaki hadisler bir araya getirildiğinden bu isim verilmiştir. Sünenlerdeki konular aynen Cami lerde de yer almakla birlikte, Sünenlerde olmayan İman yaratılış Kur’an tefsiri, Kuran’ın faziletleri, geçmiş Peygamberler , Sahabe nin fazilet ve menkıbeleri , Hz Peygamber (sav) hayatı, şemaili gibi ilave konular yer alır . Kısacası hakkında hadis olan her konu bu kitaplarda. Kitab adı verilen ana başlıklar ve bab adı verilen alt başlıklar halinde yer alır.
Ø RAVİLERİNE GÖRE DÜZENLENMİŞ HADİS KİTAPLARI:
Ø MUCEMLER:Bazı alimler hadisleri ilk ravileri olan sahabilere göre ve sahabiler de kendi aralarında alfabetik olarak sıralamak suretiyle gruplandırmışlardır. Bu anlamıyla mu’cem ile müsned eş anlamıdır.Bazı alimler ise mu’cem ismini verdikleri eserlerinde hadisleri ocalarının ismine göre gruplandırılar.Bu ikinci tür mucemler, hocalar mu’cemi anlamına gelen mu’cemü’ş-süyuh diye isimlendirirler.
Ø Mucem türü hadis kitapları arasında en meşhur olanları Taberani diye meşhur olan Ebu’l Kasım Süleyman b Ahmed et –Teberani nin büyük orta ve küçük mu’cem olmak üzere hazırladığı üç mu’cem idir.
Ø 1-El-Mu’cemü’l kebir(Büyük Mu’cem):Bu mu’cemde hadisler isimleri alfabetik olarak sıralanan sahabilere göre gruplandırılmıştır.
Ø 2-El’Mu’cemü’s-evsat(Orta Mu’cem) Taberani bu eserinde iki bine kadar hocasından almış olduğu 30 bin civarında hadisi hocalarının isimlerine göre sıralar.
Ø 3-El Mu’cemü’s-sağir( Küçük Mucem): Bin civarındaki hocasından birer hadis naklederek hazırladığı bu eserde 1198 hadis yer alır.
Ø MÜSNEDLER: Müsned türü eserlerde hadisler, hadisin ilk ravisi olan sahabilere göre sıralanmaktadır. Müsnedlerde sahabe ve tabiun sözleri yer almaz. Hadis tarihinde yüz elli civarında müsned türü hadis kitabı yazılmıştır. Bunlardan günümüze ulaşıp basılmış olanları şu müelliflere aittir.
Ø Abdullah b el Mübarek – Humeydi – Ali b. Ca’d – Şeybe – İshak b rahuye – Halife b hayat – Ahmed b hanbel – Abd b Humeyd – Bezzar – Ebu Ya’la – Rüyani – Ebu Avane
Ø Müsnedler içinde en meşhuru ve klasikleşmiş olanı Ahmed b Hanbel ‘ in Müsned idir.
Ø ETRAF KİTAPLARI: Etraf kitaplarında hadislerin tamamı değil başından bir kısmı yani ucu verilip hadisin farklı isnadları yani değişik rivayet kanalları verilir. Bu kitaplar genelde sahabe ismine göre tertip edilmişlerdir.
Ø RAVİ BİYOGRAFİLERİ: Hadis ravilerinin hayat hikayeleri, güvenilir olup olmadıklarına dair yazılan kitaplara rical kitapları denir.
TASNİF DÖNEMİNİN ÖNDE GELEN HADİS KİTAPLARI
Ø MA’MER B. RAŞİD VE CAMİ’İ: Tabiundandır.Basra da on dört yaşında Hasan Basri nin büyük öğrencisi tabiundan Katade b Diam enin yanında ilim tahsiline başladı. Mamer hadis tarihindeki çok önemli kişiler arasında hadislerin intikalinde önemli rol oynamış kilit bir şahsiyettir. Yemen de vefat etmiştir. Mamer in kayıt zannedilen El-Cami isimli eserinin 2 nüshası Türkiye de bulunmuştur.Bunlardan birisi Türkiye nin büyük kitap koleksiyoncularından İsmail Saib Sencer’in Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesine bağışladığı kitapları arasındadır. İkinci nüsha çağımızın yaşayan en büyük Müslüman biyografi alimi Fuad Sezgin tarafından keşfedilip 1955 yılında ilim alemine tanıtılmıştır
Ø İMAM MALİK VE MUVATTA’SI: Maliki mezhebinin kurucusu olan Malik b Enes de Sünnet Yurdu denilen Medine de doğdu. ‘’Peygamber mescidinde hadis nakleden kendilerine devlet hazinesi emanet edilse ihanet etmeyecek 70 kişiye yetiştim fakat hadis almadım.Çünkü bu işin ehli değillerdi’’ demiştir. Yirmi yaşında fetva ve ders vermeye başlamıştır. 147 yılları civarında halife Mansur un emriyle soruşturma geçirmiş ve onun emriyle Medine valisi tarafından kırbaç cezasına maruz kalmıştır. Daha sonra halife gerçeği anlamış ve özür dilemiştir. Muvattanın resmi yaptırım altında kullanılmasına rıza göstermemiştir. Muvatta da senedi verilmeyen hadislerde vardır. Bunlara belağ tarikli hadis denir. Kur an dan sonra en sahih kitap sayılmıştır. Daha sonraki yıllarda Sahihan denilen Buhari ve Müslim in sahihleri telif edildikten sonra da Muvatta bu ünvanını korumuştur.
Ø ABDÜRREZZAK B HEMMAM VE MUSANNEF İ: Hadisciler arasında büyük hadis hafızı , Şeygu’l İSLAM gibi ünvanlarla anılmıştır. San’a da doğmuştur. On yedi bin hadisi ezbere bildiği buna rağmen hadisleri yazılı kaynaklardan rivayet etmeye çok önem verdiği bilinmektedir.
Ø İBNU EBU ŞEYBE VE MUSANNEF İ : Kufe de doğmuştur. Aslen Belh lidir. Abbasi halifesi Mütevekkil kendinden önceki halifelerin başlattığı mihne denilen halka Mutezile mezhebinin görüşlerini devlet eliyle zorla kabul ettirme uygulamasını kaldırınca, İbn Ebu Şeybe ve ağabeyi Osman dan Mutezile ve Cehmiyenin görüşlerini çürüten hadisleri halka anlatmalarını istedi ve bu iş için onlara maaş bağladı. İbn Ebu Şeybe bu amaçla Bağdat ta çok büyük kalabalıklara uzun süre ders vermiştir. İbn Kesir Musannef için ‘’ kimsenin benzerini yazamayacağı bir eser ‘’ demiştir. Bu Musannef in en ilginç özelliklerinden birisi Hanefi Mezhebi imamı Ebu Hanife ye yönelik bir konu başlığı açmış olmasıdır. ‘’ Kitabü’r redd ala Ebi Hanife ‘’ başlığı altında Ebu Hanife’nin yüz yirmi dört meselede Hz. Peygamber (s.a.v.),den gelen hadislere muhalefet ettiğini savunmakta ve muhalefet ettiğini söylediği dört yüz seksen beş rivayeti sıralamaktadır.
Ø AHMED B HANBEL VE MÜSNED İ: Hanbeli mezhebinin kurucusudur, Bağdat ta doğdu. Babasından kalan dokuma tezgahını kiraya vererek geçinir, parasız kalınca ücretle kitap yazar veya kemer örer karısının dokuduğu kumaşları satardı.Memun un halifeliğinin son yılında başlattığı ve sonraki halifelerin devam ettirdiği mihne denilen Kur’an’ın yaratılmış olduğu görüşünü zorla benimsetme uygulamasına direnenlerin başında Ahmed b Hanbel gelir.
Ø DARİMİ VE SÜNEN İ: Semerkant’ta doğdu. Ahmed b hanbel ‘’ ona servetler sunuldu fakat itibar etmedi’’ demiştir. Merv de vefat etti. Sünen i Abdullah Aydınlı tarafından Türkçeye çevrilmiş ve altı cilt olarak basılmıştır.
Ø KÜTÜB-İ SİTTE: Hicri dördüncü asrın başlarında yaşamış olan İbnü’s-Seken den hadis kitapları tavsiye etmesi istenince Buhari ve Müslim in Cami leri ile Ebu Davud ve Nesainin Sünenlerini güvenilir bulduğunu belirtmiştir.Daha sonra bunlara Tirmizinin Cami i de eklenerek el-Usulü’l-Hamse: Beş ana kaynak ismi verilmiştir. Özellikle Maliki Mezhebini benimseyen Endülüslü ve Kuzey Afrikalı alimler başta olmak üzer bazı alimler bu beş esere altıncı eser olarak. Maliki Mezhebinin imamı İmam Malik in Muvatta sını ekleyerek bunlara El-Kütübü’s-sitte ismini vermişlerdir. İbnu’l-Kayeserani bu beş esere İbn Mac enin Sünen ini ekleyerek bunlara El-Kütübü’s-Sitte ismini vermiştir. Cemmaili diye tanınan Ebu Muhammed Abdulğani b .Abdulhamid , el-Kemal fi esmai’r-rical isimli eserinde altıncı kitap olarak İbm Öace nin Sünen ini dahil ettiği altı kitabın ravilerinin hal tercümelerini bir araya getirmiştir.
Ø İbnü’s salah , Alai ve İbn hacer el-Askalani ise İbn Macenin Süneninde çok sayıda zayıf hadis olmasından hareketle ona göre hadisleri daha sağlam olan Darimi’nin Sünen’ini el-Kütübü’s-Sitte nin altıncı kitabı olarak kabul etmektedirler.
Ø Altı kitaba Malik in Muvatta ını dahil etmeyenler onu güvenilir bulmadıklarından değil, içindeki hadislerin altı kitabın diğer kitapları içinde yer almış olmasındandır.
Ø BUHARİ VE EL CAMİU’S SAHİH İ: Buhara da doğdu. Babası İsmail Abdullah b el-Mübarek tir.11 yaşında hocası Dahilinin hatalarını bulmasıyla çevrenin dikkatini üzerine çekti.Mihne olayından Buharide etkilenmiştir. Buhariyi karalayanların başında hocası Muhammed b. Yahya ez Zühli gelmektedir.Horasan vaili Zühli Buharinin devlet adamlarına mesafeli durduğunu onların ayaklarına gitmeyi ilmin onuruna ve vakarına aykırı gördüğünü bildiğinden onu bu duyarlı noktasından vurmak istemiş ve sarayına gelerek kendisine hadis okutmasını istemiştir. Buharinin bu isteği reddetmesi üzerine onun ehli sünnete aykırı görüşler savunduğu gerekçesiyle ülkesini terk etmesini istemiştir. Buhari Semerkanta gitmek üzere yola çıkmış, Hartenk denilen kasabada akrabalarını ziyaret ederken bu olayların üzüntüsünün etkisiyle hastalanmış ve vefat etmiştir. Kabri Semerkanta 3 mil uzaklıktaki Hartenk’tedir..
Ø Emiru’l-mü’minin fi’l-hadis, yani hadiste bütün Müslümanların başkanı ünvanıyla anılan Buhari olağanüstü bir hafızaya sahipti.
Ø El – Fellas ‘’ Onun bilmediği hadis , hadis değildir’’ demiştir. İbn Huzeyme:’’ Gök kubbe altında ondan daha iyi hadis bilen yoktur’’ demiştir.
Ø Buhari sahih hadisleri konularına göre bir araya getiren ilk muhaddistir.
Ø Buharihan denilen ve Buhari okuyan anlamına gelen bir meslek oluşmuştur.Mustafa Kemal ‘ in emriyle ilk meclisin açılışında Buhari hatimi yapılmıştır.
Ø MÜSLİM VE EL CAMİ U S SAHİH İ:
Ø Nişaburda doğdu, on iki yaşında Muvatta okuyarak hadis öğrenmeye başladı. Kumaş ticaretiyle uğraştığından Bezzaz lakabıyla anılırdı. Nişabur cömerdi diye anılırdı.Müslim sahih ine on beş yaşında başlamış , on beş senede tamamlamıştır. Tekrarlarıyla on iki bin tekrarsız dört bin civarında hadis bulunmaktadır.
Ø TİRMİZİ VE SÜNEN İ:
Ø Tirmiz de doğdu, Tirmiz de vefat etti. Kitabını ilim dünyasına ‘’ Kimin evinde bu kitap bulunursa orada konuşan bir peygamber vardır’’ diyerek savunmuştur. En önemli özelliği her hadisin sonunda hadisin sıhhat durumunu , diğer kanallarını, o konudaki fakihlerin ve alimlerin görüşlerini vermesidir.Üstünlük sıralamasında Kütübi-Sitte nin üçüncü kitabı olarak kabul edilir.
Ø EBU DAVUD VE SÜNEN İ:
Ø İran – Afganistan sınırı bölgesinde doğdu. İyi bir Müslüman olmak isteyen kişiye şu dört hadis yeter demiştir. 1- Ameller niyetlere göredir. 2- Kişinin kendini ilgilendirmeyen gereksiz şeylerden uzak durması iyi Müslüman olduğunu gösterir. 3- Kişi kendi için sevdiğini kardeşi içinde sevmedikçe iyi Müslüman olamaz. 4- Helal haram bellidir.Ona göre zayıf hadis akıl ve kıyasla hüküm vermekten önce gelir.
Ø NESAİ VE SÜNEN İ:
Ø Nesa da doğdu. On beş yaşında hadis öğrenmeye başladı.Mısır ve Humus ta kadılık yaptı. Filistindeki Remle de vefat etti Kudüs e defnedildi. Başka bir kaynakta Mekkede vefat edip oraya defnedildiği bildirilir.Sünen i el-Mücteba ismiyle meşhur oldu.
Ø İBN MACE VE SÜNEN İ:
Ø Kazvinde doğdu.15-20 yaşları arasında Kazvinli hadiscilerden eğitim aldı.Sünen i 4341 hadis ihtiva eder. Bunlardan 1000 kadarı zayıftır.
Ø Son dönemlerde Kütüb i Sitte ye , Muvatta, Darimi nin sünen i ve Ahmed b hanbel in Müsned i eklemek suretiyle meydana gelen dokuz kitaba Kütüb-i Tis’a denilmektedir.Bu dokuz kitap Wensinck’in Concordance denilen hadis indeksinde yer almaları sebebiyle bu ismi almışlardır.

4.ÜNİTE TEMEL HADİS KAYNAKLARI ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALAR

ü Sadece sahih hadisleri bir eserde toplama faaliyeti ilk defa üçüncü asırda Buhari ve Müslim tarafından başlatılmıştır.
ü Müstahrec türü eserler temel hadis kaynaklarındaki hadisleri ali isnadla elde etmek ve onları daha güçlü kılmak amacını gerçekleştirmek için hazırlandılar.
ü İbn Mende rivayet ettiği bazı hadislerin ardından bunların Buhari ve Müslim in eserlerinde de bulunduğu açıklamasını yapmaktaydı. Böylece onların hadis konusunda otorite olduklarına ilk işaret eden alim olmuştur.
ü Buhari ve Müslim in Sahih lerinin İSLAM dünyasında şöhretinden ilk defa bahseden ise Hakim en-Nisabürü olmuştur.
ü Kütüb-i sitte Üzerinden yapılan çalışmalar döneminde temel hadis kaynaklarını tamamlayan, bir araya getiren (cem) , birbiriyle mukayese eden (zevaid) , onları açıklayan (şerh) ve hadisin kaynağını gösteren (tahric) eserler yazılmıştır.
ü TAMAMLAYICI ESERLER
ü MÜSTEDREK TÜRÜ ESERLER: Müstedrek türü eserler, önceki dönemdeki bir müellifin şartlarına uyduğu halde kitabına almadığı hadisleri toplamak suretiyle onun eksiklerini tamamlayan kitaplardır..
ü MÜSTEDREK ALE’S-SAHİHAYN: Bu türün en tanınmış çalışması HaKim en Nisaburi nin el-Müstedrek ale’s-Sahihayn isimli eseridir. El Müstedrek te bulunan hadislerin tamamı sahih değildir.
ü MÜSTAHREC TÜRÜ ESERLER: Müstahrec daha önce telif edilen herhangi bir hadis kitabında bulunan hadisleri , teker teker ele alarak kitap sahibinin senedinden başka bir senedle rivayet etmek suretiyle meydana getirilen hadis kitabıdır. Ebu Avane el-İsferayini nin el-Müsnedü’l-muhrec ala kitabı Müslim b Haccac’ı ile Ebu Nuaym el- İffahani nin en-Müsnedü’l Müstahrec ala Sahihi’l-İmam Müslim’i en tanınmış müstahreclerdir.
ü DERLEME NİTELİĞİNDE ÇALIŞMAŞAR: Bu çalışma türü, Buhari ve Müslim in Sahihleri bir araya getirmekle başlamıştır.
ü Buhari ve Müslim in el-Camiu’s sahih lerindeki hadisleri bir araya toplayan eserlerin ilk örneği Cevzaki ye aittir.
ü KÜTÜB-SİTTE Yİ VE DİĞER BAZI KAYNAKLARI BİR ARAYA GETİREN ÇALIŞMALAR:
ü EL-CAM’BEYNE’L-USULİ’S-SİTTE: İbn Mac enin Sünen i yerine İmam Malik in el-muvatta ını koyarak Kütüb-i sitenin hadislerini ilk defa bir araya toplayan alim Rezin b. Muaviye olmuştur.
ü CAMİU’L-USUL Lİ EHADİSİ’R-RESUL: Rezin in hadisleri yerli yerine koymadığını düşünen Mecdüddin İbnü’l Esir onu Camiu’l-usul li ehadisi’r-Resul adıyla yeniden düzenlemiştir.
ü MESABİHU’S-SÜNNE: Tesbit edilebildiği kadarıyla Kütüb i sitte ve diğer temel hadis kaynaklarını esas alarak hadis kitabı derleyen ilk alim Beğavi nisbesiyle tanınan Hüseyin b.Mes’ud olmuştur.Eserde ilk defa hadislerin isnadları terk edilmiştir. Mesabihu’S-sünne hadislerin isnadında sadece sahabiyi zikredip diğer ravilerin terk edildiği ilk eserdir. Daha sonra telif edilen derlemeler hadis kitaplarında da bu yöntem uygulanmıştır.
ü CEM’U’L-CEVAMİ’ VE EL-CAMİU’S-SAĞİR: Suyuti önce başta Kütüb- sitte olmak üzere yetmiş hadis kitabındaki bütün hadisleri bir araya getirmek üzere Cem’u’l-cevami ni daha sonra da el-Camiu’S sağir isimli eserini telif etmiştir. Cem’ul – cevami Suyutinin bütün hadisleri toplamak üzere kaleme aldığı eserdir.
ü KENZÜ’L – UMMAL: Kenzül ummal Ali el-Müttaki el-Hindi nin Suyutiye ait söz konusu iki eseri ile Ziyadetü’l-Cami adlı zeylindeki rivayetleri fıkıh konularına göre alfabetik olarak düzenlediği hadis kitabıdır.
ü CEM’UL-FEVAİD: Cem’ul-fevaid Rudani diye tanınan Muhammed b Muhammed el-Mağribinin İbnü’l-Esir in Camiu’l-usul ü ile Heysemi’nin Mecma’u’z zevaid ine İbn Mace ve Darimi nin es-Sünen lerini ilave etmek suretiyle on dört temel hadis kitabındaki hadisleri bir araya getirdiği eserdir.
ü MUKAYESELİ ÇALIŞMALAR:
ü ZEVAİD KİTAPLARI: Herhangi bir hadis kitabının bir başka hadis eseri veya eserleriyle karşılaştırılıp birincisinin ikincisinden fazla olarak ihtiva ettiği hadisleri bir araya getiren eserlere Zevaid kitapları denilmektedir. İlk zevaid kitapları Moğoltay b. Kılıç ve İbnü’l-Mülakın tarafından hicri sekizinci asırda telif edilmiştir. Zevaid türü eserlerin en tanınmışları Heysemi, Busiri ve İbn Hacer in eserleridir.
ü MECMA’U’Z ZEVAİD: Bu türün en tanınmış eseri Heysemi nisbesiyle tanınan Ali b. Ebi Bekr in Mecma’u’z-zavaid ve menba’u’l-fevaid adlı kitabıdır.
ü İTHAFÜ’L-HIYERE: Busuri nisbesiyle tanınan Mısırlı muhaddis Ahmed. Ebi Bekir in ithafü’s-sadeti’l-mehere adıyla da tanınan İthafü’l – hıyere bizevaidi’l-mesanidi’l-aşere isimli kitabında on müsnedin zevaidini yapmıştır.
ü EL-****LİBÜ’L – Aliye
ü İbn Hacer el-Askalani nin el-****libü’l-aliye bi – zevaid’il-mesanidi’S-semaniye isimli eseri de günümüze ulaşan önemli zevaidlerindendir.
ü ZEVAİD TÜRÜ ESERLERİ FAYDALARI:
ü 1:Günümüze ulaşmayan birçok hadisi ihtiva etmek.
ü 2:Farklı kaynaklardaki hadisleri toplayarak tekrarlarını önlemek.
ü 3:Müsned ve mucem türü eserlerdeki hadislerin konularına göre tasnifini yapmak suretiyle istifadelerini artırmak.
ü 4-Müsned ve mucem türü eserlerdeki hadislerin sıhhat durumları hakkında bilgi vermek.
ü 5:Ferd, ğarib ve zayıf olarak bilinen birçok hadislerin kuvvet kazanmasını sağlamak.
ü 6:Zevaidlerde birbirini açıklayıcı ve tamamlayıcı ayrıntılar muhafaza edilerek bazı hadislerdeki kapalılığın giderilmesini sağlamak.
ü ETRAF ÇALIŞMALARI: Hadislerin baş tarafından bir kısmı zikredilmek suretiyle sahabe adına veya hadis metinlerine göre alfabetik olarak düzenlenen eserler etraf diye isimlendirilmektedir. Bu türün ilk örnekleri olan Halef el-Vasıti ve Ebu Mes’ud ed-Dımaşki nin Etrafü’s- Sahihayn isimli eserleri Buhari ve Müslim in sahihleri ile ilgilidir. Muhammed Şerif Tokadi’nin Müftahu’s-Sahihayn ı da tanınmış etraf türü eserlerdendir.
ü TAHRİC ÇALIŞMALARI:
ü Tahric çalışmaları ile de genellikle hadis ilminin dışındaki diğer ilim dallarına ait kitaplarda mevcut hadislerin temel hadis kaynaklarındaki yerlerine işaret eden kitaplar kastedilmektedir.
ü Zeylani’nin Nasbu’r-raye fi ehadis’l- Hidaye adlı eseri Hanefi mezhebinin en tanınmış metinlerinden biri olan Burhaneddin el-Merginani’nin el-Hidaye si üzerine yapılan bir tahric çalışmasıdır.
ü Bir diğer tanınmış tahric eseri İmam Gazzali’nin İhyaü ulumi’d-din adlı eseri üzerine Zeynüddin el-Iraki nin çalışmasıdır.
ü Tahric yöntemi konusunda Türkçe bir çalışma, Salahattin Polat, Habil Nazlıgül ve Süleyman Doğanay tarafından müştereken hazırlanmış olan Hadis Araştırma ve Tenkit klavuzu isimli kitaptır.
ü BELİRLİ KONULARLA İLGİLİ ÇALIŞMALAR:
ü ET-TERĞİB VE’T-TERHİB: Terğib iyiliğe teşvik, terhib ise kötülükten sakındırmak demektir. Münziri et-Terğib ve’t-terhib isimli eserinde iyiliğe teşvik eden kötülüklerden sakındıran hadisleri bir araya getirmiştir.
ü RİYAZÜ’S-SALİHİN: Riyazü’s-salihin min hadisi seyyidi’l-mürselin olan eserde 1900 civarında hadis bulunmaktadır.Nevevi bu kitabıyla ayet ve hadiseri esas alarak fert, aile ve toplum planında uyulması gereken prensipleri ortaya koymayı amaçlamıştır.
ü HALK ARASINDA YAYGIN OLAN HADİSLERİ TOPLAYAN ÇALIŞMALAR:
ü EL-MAKASUDÜ’L HASENE:Sahibi Sehavidir. Eserde halk arasında hadis diye meşhur olan 1356 söz alfabetik olarak incelenmektedir. Zikredilen sözün hadis kitaplarında bulunmamışsa bu duruma işaret etmek üzere ‘’la asle leh’’ aslı yoktur ifadesiyle işaret edilmektedir.
ü KEŞFU’L-HAFA: Aclunini eseridir. Halk arasında hadis diye dolaşan sözlerin hadis olup olmadığını ortaya koymak amacıyla yazılmış en hacimli eserdir.
ü ŞERH ÇALIŞMALARI:Hemen hemen hadislerin tamamının ravilerine veya konularına göre kitaplara geçtiği üçüncü asırdan sonra ise hadislerin anlaşılmasına yönelik şerh çalışmaları genellikle kitaplar esas alınarak yapılmaya başlandı.Belli bir kitabı esas alan ilk şerh çalışması hicri dördüncü asırda Hattabi tarafından Buhar inin Sahih i üzerine yapılmıştır. Bir araştırmada Buharin nin el-Camiu’s sahih iyle ilgili 197 şerh çalışması yapıldığı tesbit edilmiştir.
ü MUVATTA ŞERHLERİ: Üçüncü asırdan itibaren Muvatta üzerine şerh yapılmaya başlanmıştır. Ebu l Velid el Baci önce kaleme aldığı el İstifa adındaki eserini ihtisar etmiş, fıkhi meselelerin Muvatta’daki delillerine işaret edecek şekle getirmiştir.Böyle bir seçim yapıldığı için esere el-Münteka adını vermiştir. Eser Maliki mezhebine göre yazılmış, Ahkam yönü ağırlıklı bir şerhtir.
ü BUHARİ ŞERHLERİ: Buhar inin el-Camiu’s sahih i üzerine hadis kitapları arasında en çok şerh yazılan eserdir. Buhari şerhleri arasında İbn Hacer el-Askalani’nin Fethu’l Bari bi şerhi Sahihi’Buharisi, Bedrüddin Ayni nin Umdetü’l kari fi şerhi Sahihi’l Buhari si ve Kastallani’nin İrşadü’s-sari li-şerhi Sahihi’l- Buhari si en tanınmış olanlardır.
ü MÜSLİM ŞERHLERİ: Bilindiği kadarıyla Müslim’in eş-Camiu’s sahih iyle ilgili ilk şerh Mazeri nin el-Mu’lim bi fevaidi Müslim eseridir.Şerhler arasında en muteber kabul edileni Nevevi nin el-Minhac ıdır.
ü EBU DAVUD ŞERHLERİ: Hattabinin Ebu Davud ın es-Sünen i üzerine yaptığı Mealimü’s Sünen isimli kitabı ilk hadis şeri kabul edilir.
ü TİRMİZİ ŞERHLERİ: Tirmizinin el’camiu’s sahih i hakkında yapılan şerhler arasında Ebu Bekir İbnü’l-Arabi nin Arizatü’l-ahvezi si ve Mübarekfuri nin Tuhfelü l ahvezi bi şerhi cami i t-tirmizi en tanınmış olanlardır.
ü NESAİ VE İBN MACE ŞERHLERİ:Nesai nin tesbit edilen ilk şerhi Ali b Abdillah b. Halef en-Ensari ye aittir. Nesainin en tanınmış şerhi ise Suyutinin Zehrur ruba alel Mücteba isimli eseridir.
ü İbn Macenin tesbit edilen ilk şerhi hicri sekizinci asır alimlerinden Moğoltay b. Kılıç a aittir. İbn Mac enin en tanınmış şerhi ise Suyutinin Misbahu’z-zücace ala Sünen i İbn Mace isimli eseridir.
ü RAVİ ÇALIŞMALARI: Kütüb-i sitte de adı geçen ravilerin hemen hepsini ihtiva eden ilk çalışma Cemmaili nisbesiyle tanınan Abdülgani b. Abdilvahid el-Makdisi tarafından telif edilmiştir.

ÜNİTE5

*İslâm dünyasında 18. yüzyılın bir kısmı ile 19. yüzyılda hadis alanındakiçalışmalarıyla öne çıkan bölge, Hint Alt Kıtası diye isimlendirilen bölgedir.Yani günümüzde Müslümanların yaşadığı Hindistan’ın bazı bölgeleri ile Pakistan’ın oluşturduğu coğrafyadır.

*Hadis ve sünneti kabul etmek istemeyen düşünce ve şahıslara ilk defa hicrî ilk iki asırda rastlanmıştı. On dokuzuncu yüzyılın başlarına kadarİslâm dünyasında hadis muhalifi görüşlere pek fazla rastlanmaz. Bu dönemdeyeniden ortaya çıkan sünnete muhalefet ve karşı çıkış, hadisle ilgilenen Müslümanlarda ve özellikle âlimlerde belli bir hareketliliğin meydanagelmesine yol açmıştır.Bilhassa yazma eserlerintenkitli neşirleri yapılmış, böylece dîne dayalı kültür mirasımız çağıninsanının dikkatine yeni bir çehre ile tekrar sunulmuştur.

OSMANLI DÖNEMİNDE HADİS İLMİ

*Osmanlı Devleti’nin siyasî varlığını kazanmaya çalıştığı sıralarda Mısır ve Suriye’de hadis biliminin büyük simaları eserlerini veriyorlardı. Hicrîsekizinci, miladî on dördüncü asrın büyük âlimleri Birzâlî (ö. 739/1338),Mizzî (ö. 742/1341) ve öğrencisiZehebî (ö. 748/1347) vefat ettiğinde,Osmanlı’nın kuruluşundan yaklaşık yarım yüzyıl geçmişti. Zehebî’den birasır kadar sonra büyük hadisçi İbn Hacer el-Askalânî (ö. 852/1448)döneminde, Osmanlı eğitim sisteminde de dârulhadîsdenilen hadis medresesi kurulmuş bulunuyordu.

*İlk Osmanlı dârul hadîsinin I. Murad devrinde İznik’te ÇandarlıHayreddin Paşa (ö. 789/1387) tarafından yaptırıldığı kabul edilir. Bu asrın en önde gelen ismi İbn Melek diye tanınan İzzeddin Abdüllatif’tir(ö.797/1394). Tire’de müderrislik yapan İbn Melek Osmanlı medreselerinde ençok okunan hadis kitaplarından olanSâgânî’nin Meşâriku’l-envâr’ı üzerine Mebâriku’l-ezhâr isimli şerhini yazmıştır.

*Osmanlı dârulhadîslerinin en önemlilerinden birisi, II. Murad’ın 1435’deyaptırdığı Edirne Dârulhadîsi’dir.Fatih Sultan Mehmed’in hem hocası hem de Şeyhülislâmı olan Molla Gürânî’nin (ö. 893/1487) el-Kevseru’l-cârî ilâ riyâzi’l-Buhârî adlı Buhârî şerhi bu dönemin eserlerindendir.

*II. Bayezid döneminde 1485 yılında Amasya’da yaptırılan Abdullah Paşa Dârulhadîsi ile Kânûnî devrinde 1557’de yapılan Süleymaniye Dârulhadîsi önemli kurumlardır. Özellikle Edirne ve Süleymaniye Dârulhadîsleri Osmanlı üst düzey yöneticilerinin hem yetiştirildiği hem deyönetim hiyerarşisinde görev üstlendikleri yerlerdir. Bu asırdaSeydî Çelebi’nin ( ö. 932/1525) kaleme aldığı Mustahrec mine’l-Buhârî adlı hadiskitabı siyaset konuludur. Molla Lütfi de (ö. 901/1495) Ta‘lîka ale’l-Câm‘i’ssahîh adlı bir hadis kitabı telif etmiştir.

*Mısır’ın Osmanlı yönetimine katılması, Anadolu hadisçiliğinin gelişmesinde dönüm noktası olmuştur. Osmanlı dönemi Mısır’ın hadisçileri arasında ilk akla gelen Münavî’dir (ö. 1031/1621).Osmanlı Mısır’ının en önemli simalarından biri deMurtezâ ez-Zebîdî’dir (ö. 1206/1791).

*Kanûnî döneminin seçkin âlimi İbn Kemâl’in hadis alanında birçok eseri bulunmaktadır. II. Selim devrinde padişahın hocası Atâullah Efendi tarafından Birgivî Mehmed Efendi (ö. 981/1573) adına Birgi’de yaptırılan Atâullah Efendi Dârulhadîsi Osmanlı medrese sisteminde önemli bir statüye sahipti.

*XVIII. asırda Osmanlı Anadolusunun en önde gelen hadisçisi,Amasya’da doğan Yusuf Efendizâde’dir (ö. 1167/1754). Elliden fazla esereimza atan Yusuf Efendi büyük bir Buhâri şerhi ile yarım kalmış bir Müslim şerhinin de sahibidir.

*Osmanlı eğitim sisteminde ayrıcalıklı bir yeri olan dârulhadîslerde dersmetni olarak Sahîhu’l-Buhârî, Sahîhu Müslim,Begavî’nin Mesâbîhu’s-sünne,Sâgânî’nin Meşâriku’l-envâr gibi eserleri okutulmuştur.

Ahmed Ziyâeddîn Gümüşhânevî

*Dînî tahsilinden sonra tasavvufa yöneldi ve Hâlidî şeyhi Ahmed el-Ervâdî’ye intisap etti.Mânevî tekâmülünü tamamlayınca şeyh olup tarikatının neşrine başladı.O, tekkesinde hadisokutmaya ağırlık vermiş, böylece Gümüşhâneli Dergâhı bir dârul hadîshüviyeti kazanmıştır.

*Gümüşhânevî’nin hadis alanında yazdığı önemli eseri Râmûzü’l-ehâdîsson dönemin en çok okunan hadis kitaplarından birisi olmuştur. Eseriniçerdiği 7103 hadisin 6402’si kavlî ve fiilî merfû rivayetlere, 701’iResûlullah’ın hilye ve şemâiline dairdir.

*Gümüşhânevî, Râmûzü’l-ehâdîs’i daha sonra Levâmi‘u’l-ukûl ismiylekısa olarak şerh etmiş ve bu eser beş cilt halinde basılmıştır. Bunların yanısıra onun Garâibü’l-ehâdîs adıyla 800 kadar hadisi içeren başka bir eseridaha vardır. Bunu da yine kendisi Letâifü’l-hikem ismiyle şerhetmiştir. Onun hadise dair bahsedilmesi gereken son eseri, pek çok hadis âliminin yaptığı gibi kırk hadis derlemesi olan Hadîs-i Erbaîn’dir.

Muhammed Zâhid el-Kevserî

*Muhammed Zâhid el-Kevserî nin
pekçok ilmî makalesi ve telif kitabı vardır. Kitaplarındanikisi hâlâ çeşitli açılardan ilim âleminde gündeme gelmektedir. Bunlarda ilki Hatîb el-Bağdâdî’nin Târîhu Bağdât isimli hacimli eserinde Ebû Hanîfe’nin biyografisine dair bölümde yazdığı olumsuz düşünce ve nakilleri eleştirmek maksadıyla kaleme aldığı Te’nîbü’l-Hatîb’tir. İkincisi ise tasnif dönemi muhaddislerinden İbn Ebû Şeybe’nin el-Musannef’inde yer alan yine Ebû Hanîfe’nin görüşlerini eleştiren bölüme cevap olarak yazdığı en-Nüketü’ttarîfe adlı eseridir.

*Ayrıca birçok kitabın ilmi neşirlerini de yapmıştır.Makaleleri Makâlâtu’l-Kevserî ismiyle bir kitapta toplandı.Kevserî, İmam Şâfiî’nin en zor olarak nitelendirdiği fakih-muhaddis sıfatını kendisinde birleştirmiş bir âlimdi.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİNDEHADİS İLMİ

*Dinî eğitim açısından fetret devri olarak isimlendirilebilecek olan 1920-1950’li yılların hadis çalışmaları açısından da çok farklı olmadığı görülmektedir. Budönemde Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk milletinin dinini öğrenebileceği Murtezâ ez-Zebîdî tarafından yapılan Sahîh-i Buhârî Muhasarı’nı tercüme veşerh ettirerek yeni alfabe ile Türkçeye kazandırma amacıyla BabanzâdeAhmed Naim’i görevlendirmiştir. Ahmed Naim’in başlayıp ancak üç cildinitamamlayabildiği eser Kâmil Miras tarafından tamamlanmış ve Diyanet İşleriBaşkanlığı tarafından 1928–1949 yılları arasında 12 cilt olarak basılmıştır.Müelliflerin bu çalışmadaki başarıları ve Ahmed Naim’in yazmış olduğuhadis usûlü ile ilgili mukaddimenin orijinalliği, eseri Cumhuriyet tarihindekiklasiklerin arasına taşımıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın klasik eserleritercüme faaliyeti yavaş da olsa Riyâzü’s-sâlihîn (1949–1965) ile devam etmiştir.

*1950’li yıllara kadar Diyanet İşleri Başkanlığı’nın öncülük ettiği bufaaliyetin yanında kırk hadis geleneğinin ya da hadis sayısı biraz artırılarak101 veya 1001 hadis tercüme ve şerhinin yapıldığı görülmektedir. Ahmed Naim’in Kırk Hadis’ini(1925) veya Münir Selâmi Yurdatap’ın Binbir Hadis Tercümesi ve Tefsiri’ni (1941) buna örnek olarak zikredebiliriz. Tercümefaaliyeti olarak nitelenebilecek bu tarz çalışmaların yanında Ahmet HamdiAkseki’nin önsözünde hadisi reddedenlere karşı uzun uzun müdafaalardabulunduğu Peygamberimizin Vecizeleri (1945), Zâkir Kadiri Ugan’ın“Dinîve Gayrî Dinî Rivayetler” (1926) adlı makalesini hadisle alakalı problemlerinele alındığı özgün çalışmalar olarak zikretmek yerinde olacaktır.

*1960’lı yıllara kadar tıpkı daha önceki yıllarda olduğu gibi bellirakamlarda hadislerin tercüme ve şerh edilmesi en fazla başvurulan çalışmatürü olarak görülmektedir.Mesala Ahmed Davudoğlu’nun tercüme ve şerh ettiği Bülûğu’l-Merâm Terceme ve Şerhi (1966–1967) ve Mehmet Sofuoğlu’nun yaptığı Sahîh-i Müslim ve Tercümesi (1967–1970) buna güzel bir örnektir. Daha sonra Ahmed Davudoğlu da Müslim’in Sahîh’ini geniş bir şekilde şerh ederek tercüme etmiş ve bu eser on cilt halinde basılmıştır (1977-1983). Hadis tercümesine yönelik bu faaliyet İmam Malik’inMuvatta’ının, Darimî’nin Sünen’inin Türkçeye kazandırılmasıyla devam etti. Görüldüğü üzere 1967 sonrası seçme eserlerin değil de temel kaynakların tercümesine yönelinmiş,1980 sonrası ise bu alanda altın çağ yaşanmış, hemen hemen bütün klasikler Türkçeye kazandırılmıştır.

*Türkiye’de akademik hadisçiliğin başlatıcısı, aslen Bosnalı olup uzunyıllar başta Ankara İlâhiyat Fakülte’si ve Erzurum İslâmî İlimlerFakültesi’nde dersler veren M. Tayyip Okiç’tir.

HİND ALT KITASINDA HADİS İLMİ

Sahabe-i kirâmın Hz. Peygamber hayattayken Hind bölgesine gidip gitmediklerine dair bir bilgimiz yoktur. Nakledildiğine göre Hind sahillerine hicri 15. yılda Hz. Ömer’in halifeliği zamanında üç koldan akınlar yapılmıştı.Bunları Hz. Ömer’in Bahreyn ve Uman valisi Osman b. Ebi’l-Âs es-Sekafî başlatmıştı. Bu zat, kardeşleri el-Hakem ve el-Muğîre’yi, gönüllü mücahidlerle Hind sahillerine göndermiş, onlar da gidip başarıyla geridönmüşlerdi. Bu akınlara katılanlar arasında sahâbîler de bulunmuş olmalıdır.Hind sahili olan Sind bölgesinin fethi ancak hicri 93’de gerçekleşmişti.Muhammed b. el-Kasım es-Sekafî, Emevî Halifesi Velid b. Abdilmelik zamanında Sind’i fethetmişti. Görülüyor ki, Tâif’li Sakîfe kabilesi mensuplarının(Sakafîlerin), İslâm’ın Hind diyarına girmesinde büyükemekleri geçmişti. Fetihden sonra Sind’e, etbâut tâbiînden ve Emevî-Abbâsî zulmünden kaçan Ehl-i Beyt’den birçok kimse gidip yerleşmişti. Hasan el-Basrî’nin (ö. 110/728) talebesiİsmail b. Mûsa, Hind’e çok gidip geldiği için“Nezîlu Hind” lâkabıya anılmıştı. Halife Mehdî’nin h. 159’da gönderdiği ordunun içinde meşhur hadisçi Rebî’ b. Sabîh (ö. 160/776) de vardır.

*İkinci asır hadisçilerinden biri de Sind’e nisbetle bilinen Ebû Musa Necîh es-Sindî’dir. Bu zat meğâzî ve siyerle ilk uğraşanlardandır. Bir diğer hadisçi, Recâ es-Sindî de büyük bir hadisçi idi.

*Hind’le böylece başlayan münasebetler meyanında dört asır boyuncaoralara da rihleler yapılmış, oralarda da hadis öğrenilip öğretilmişti. Budönemde Hind bölgesinde yetişen muhaddislerden biri de Ebu Cafer ed-Deybülî’dir.Deybülî,Hz. Peygamber’in mektuplarını ilk toplayan kişi olarak bilinmektedir.

*Dekken’de devlet kuran Behmenîler zamanında hadise ilgi gösterilmişti.Özellikle Sultan Muhammed el-Behmenî(saltanatı: 780-799) Hind sultanlarının hadise ilk ilgi gösterenlerindendi. O, büyük şehirlerde hadisle uğraşanlara aylık bağlatmıştı.

*Bu arada Safevîlerin İran’daki Şiîbaskısı, oradaki Sünnî âlimlerin de Hind’e göçmelerine ve diğer İslâmîilimler arasında hadis ilmini oraya götürmelerine yol açmıştı. Bu âlimlerden birisi Seyyid Şerîf Cürcânî’nin talebesi ve Sahîh-i Buhârî’nin âli senedine sahip olan Şeyh Nureddin Ahmed eş-Şîrâzî idi.

*Hadis ilmi Hind diyarında hicrî 9. asır sonu, 10. asır başlarında genişyayılma imkânı bulmuştu.Hind, 10. asır ortalarında büyük bir hadisçi görür: Şeyh Ali el-Muttakî.En mühim eseri 957-971 yılları arasında yazdığı Kenzü’l-ummâl’dır.

*Büyük âlim birçok talebe yetiştirmişti.Bunlar arasında Şeyh Muhammed Tahir el-Fettenî (ö. 986/1578)zikre değerdir.Fettenî’nin Eserleri Tezkiretü’l-mevzu‘ât adlı mevzû hadis kitabı ile Mecme‘u bihâri’lenvârisimli hadis lügati önemlidir.

*Hind’de hadisin yayılmasında en çok Şeyh Abdülhak b. Seyfuddin el-Buhârî ed-Dehlevî’nin (ö. 1052/1642) emeğinin geçtiği anlaşılmaktadır.Onun bu husuta “O, hadis ilmini Hind’de ilk yayan kimsedir!” denilecek kadar büyük hizmeti olmuştu.Eserleri;el-Leme’ât şerhu’l-Mişkât’dır. Mişkât üzerine yazdığı diğer şerh Farsça olup Eşu‘atü’l-lemeât adını taşır. Yetiştirdiği talebeleri arasında oğlu Nûrulhak (ö. 1073/1662) davardır. Bu oğlunun Sahîh-i Buhârîüzerine Teysîru’l-Buhârî isimli bir şerhivardır.

*Nûrulhak’ın oğlu Hafız Fahreddin, babasının eksik Sahîh-i Müslimşerhini tamamlamıştı. Hafız Fahreddin’in oğlu Şeyhu’l-İslâm ise Sahîh-iBuhârî’ye Farsça bir şerh yazmıştı. Şeyhu’l-İslâm’ın oğlu Delhi’den Râmpûr’a geçmiş veel-Muhaddisu’r-Râmpûrî diye meşhur olmuştu. Onunda birçok eseri vardır.

*Hicri 12., miladi 18. asra gelindiğinde Hind Alt Kıtasında hadis ilmikonusundaki faaliyetlerin daha da yoğunluk kazandığı, Hicaz’a ilim tahsilinegiden Hindistanlı alimlerin bazılarının orada yerleşerek, bazılarının ülkelerinedönerek hadis ilmini neşrettikleri görülmektedir.Kütüb-i sitte üzerine yazdığı hâşiyeleriyle tanınan Ebu’l-Hasen es-Sindi (ö. 1138/1725) ve MuhammedHayât es-Sindi (ö. 1163/1749) Hicaz’a yerleşen Hindistanlı âlimlerdendir.

*Bu bölgede hadis ilminde en köklü etkiyi yapmış olan, hiç şüphesiz, ŞahVeliyyullah b. Abdirrahîm ed-Dehlevî (ö. 1176/1762) olmuştu. Bu büyükâlim, Hicâz’a gidip ilim tahsil ettikten sonra geri dönmüş ve kendisini ilimneşrine vermişti.Eserleri;Hüccetullahi’lbâliğa,İzâletü’l-hafâ, Muvatta şerhleri el-Müsevvâ (Arapça) ve el-Musaffâ(Farsça) önemlidir.

*Şah Veliyyullah ed-Dehlevî’nin oğul ve torunlarından hadis okuyup ilim tahsil eden önemli şahsiyetlerdenNezîr Hüseyin ed-Dehlevî Delhi’de Ehl-i Hadis Medresesini kurmuştur.Başta Muhammed Kasım Nanotevî ve Reşid Ahmed Gangohî olmak üzerediğer bir grup ise, Kuzey Hindistan’da bulunan Seharenpur yakınlarındaki Diyobend kasabasında “Ezheru’l-Hind” olarak şöhret bulan Daru’l-Ulûm Diyobend Medresesi’ni açmışlardır.

*Ehl-i Hadis medresesi mezhep taklidini reddedip, doğrudan hadislerleamel etmeyi ve içtihad yapmayı savunmuş ve bu çerçevede eğitimlerinisürdürmüş; Diyobend medresesi mensupları da Hanefi mezhebine bağlı olarak hadis eğitimine ağırlık vermiştir.

*Bugün bu alanda istifade ettiğimiz Azimâbâdî’nin Avnu’l-ma’bûd şerhu Süneni Ebî Davud (Ehl-i Hadis),Mübarekpûrî’nin Tuhfetü’l-ahvezî şerhu Camii’t-Tirmizî (Ehl-i Hadis), HalilAhmed Sehârenpûrî’nin Bezlü’l-mechûd fi halli Ebî Davud (Diyobend),Keşmîrî’nin Feyzu’l-bârî (Diyobend),Bennûrî’nin Me‘ârifu’s-Sünen(Diyobend) adlı Sünen-i Tirmizi şerhi, Muhammed Zekeriya el-Kandehlevi’nin Evcezü’l-mesâlik (Diyobend) adlı Muvatta şerhi gibi önemli eserler bu dönemin ürünlerindendir.

*Şah Veliyyullah’ın takipçisi olduklarını savunan Ehl-iHadis ve Diyobend ekolleri yanında Ahmed Rıza Han’ın kurduğu Birelviyye ekolü ile bir grup âlimin Leknev’de açtıkları Nedvetü’l-ulemâ Medresesi’nde de diğer dini ilimler arasında hadis eğitim ve öğretimi de verilmiştir.

*Nedve ise temelde batı tarzı eğitim veren veHindistan’da modernizmin babası olarak görülen Sir Seyyid Ahmed Han’ınAligarh Koleji ile geleneksel eğitim veren Diyobend Medresesi’nin birsentezi görünümündedir. Bu okuldan yetişen ve hadis ilmi çalışmalarınakatkıda bulunan önemli şahsiyetler arasında, okulun kurucularından ŞiblîNu‘mânî, Seyyid Süleyman Nedvî ve Ebu’l-Hasen Nedvî gibi isimlerbulunmaktadır.

*Hind Alt Kıtasında biraz daha detaylı tanıtılması gereken âlimler sırası ile;

1) Muhammed Enver Şâh Keşmîrî

Keşmîrî ömrünün üçte birini Diyobend’de geçirdi. Pek çok talebeyetiştirdi. Bu arada Kadiyânîlik fitnesine karşı büyük mücadele verdi.

Keşmîrî’nin eserlerinin çoğu talebelerinin tuttuğu notlardan meydanagelmiştir. Matbu eserleri arasında Sahîh-i Buhârî şerhi Feyzu’l-bârîmühimdir. Bu kitapta diğer Buhârî şerhlerinde rastlanamayacak olan ilgiçekici izahlar, bilgiler vardır. Müellif Sahîh-i Buhârî’yi 30 kadar şerhindenistifade ederek 13 defa dikkatle okumuş, sonra onu 20 yıldan fazla bir süretalebelerine okutmuştur. Eser, Keşmîrî’nin ders takrirlerinin öğrencilerindenBedr-i Âlem Mir’âtî ve Muhammed Yusuf Bennûrî tarafından kalemealınmasından oluşturulmuştur. Bundan başka onun muhtelif İslâmî ilimlerdeyazdığı yirmi civarında kitabı bulunmaktadır.Keşmîrî’nin hadis okuturken takip ettiği genel usulü şöyleydi:

1. Gerekli gördüğü yerlerde râvîler hakkında kısa açıklamalarda bulunurdu.2. Ümmet arasındaki ihtilaflı konulara itina gösterir, onlara tatminedici izahlar getirirdi.3. Önceki âlimlerin özgün ve her yerde bulunamayan görüşlerininaklederdi.4. Ders esnasında bahsi geçen bir kitabın ilmî tenkidini yapardı.5. Daha çok müşkil yerleri halletmeye çalışırdı.6. Bir konuda geniş açıklamalara girişmekten ziyade fazla konuyatemas etmeye önem verirdi.7. Ders esnasında konuyla dolaylı olarak ilgili olan şeylere de, talebeye faydalı olacağını düşündüğünde, temas ederdi.8. Çoğu kere bir şey nakleder, sonra bunun ilmî bir tenkidini yapardı.Böylece talebeye ilmî tenkid usulünü göstermeye çalışırdı. Bununla beraberâlimler hakkında edebli olunmasını, aşırılığa kaçınılmamasını ve onlarıntakdir edilmesini tavsiye ederdi.

2) Muhammed Abdülhayy Leknevî

*120’ye yakın çalışması bulunan Leknevî’nin tahkik ederek neşrettiğikitaplara mukaddimeler yazmak, eserin müellifi, şârihleri, o sahada yazılandiğer eserler hakkında bilgi vermek, eserin muhtelif nüshalarına başvurarakgüvenilir bir nüsha ortaya koymak ve gerekli yerlere notlar düşmek suretiyleo zamana göre yeni bir tenkitli kitap neşri geliştirdiği kabul edilmiştir.Hadisle ilgili bazı eserleri şunlardır:

1. et-Ta‘lîku’l-mümecced ‘alâMuvatta’il-İmâm Muhammed. İmam Mâlik’in Muvatta’ının Muhammed b.Hasan eş-Şeybânî nüshasının şerhidir.

2. er-Raf‘u ve’t-tekmîl fi’l-cerh ve’tta‘dîl. Cerh ve ta‘dîl konusunda önemli hususlara ve belli başlı yanılgılaraişaret eden kıymetli bir eserdir.

3. el-Âsâru’l-merfû‘a fi’l-ahbâri’l-mevzû‘a.Belirli gün ve gecelerde kılınması tavsiye edilen namazlara dair mevzûolduğunda ittifak veya ihtilaf edilen rivayetleri incelemektedir.

4. el-Ecvibetü’l-fâzıla. Hadis meselelerine dair kendisine sorulan on sorunun genişcevaplarını içermektedir.

3) Zafer Ahmed Tehânevî

*Muhtelif sahalarda birçok eseri bulunan Tehânevî’nin en meşhur eserişüphesiz İ‘lâü’s-sünen’dir. Müellif yirmi yıllık çalışmasının ürünü olaneserde Hanefî mezhebinin görüşlerini destekleyen genellikle ahkâmhadislerini derleyip şerh etmiştir.

*Fıkıh bablarına göre düzenlenen eser “Kitâbü’t-tahâre” ile başlayıp “Kitâbü’l-edeb ve’t-tasavvuf”la sona ermektedir. Müellif zaman zaman çağdaş problemleri de elealmış bu arada, Kâdiyânîlik hareketine, faizi helal kılma gayretlerine karşıçıkmıştır.

*Tehânevî, eserinin baş tarafına Hanefîlerin hadis usulü prensiplerini açıkladığı bir mukaddime koymuştur. Bu mukaddimeyi Abdülfettah Ebû Gudde izahlar ekleyerek Kavâid fî ‘ulûmi’l-hadîs ismiyle müstakil olarakyayınlamıştır. Bu kitap İbrahim Canan tarafından Yeni Usûl-i Hadis adıylaTürkçeye çevrilmiştir.

4)Fazlurrahman

*Fazlurrahman muhteva açısından hadisleri üç farklı gruba ayırmıştır.Klasik hadis kaynaklarında rastlanmayan bu taksime göre hadisler, teknikhadis, tarihi/biyografik hadis ve dînî hadis diye sınıflandırılır. Teknikhadisler genellikle, fıkhî, sosyal, ekonomik, siyasi vb. konuları içerir.Tarihi/biyografik hadisler, Hz. Peygamber’in hayatıyla ilgili siyerkitaplarındaki rivayetleri kapsar. Dînî hadis ise, namaz, oruç, hac, zekât gibiibadetlerle ilgili hadisleri ihtiva eder.

*Ona göre sünnet, örnek davranış demektir. Sünnetin aslî anlamında diğerinsanlar tarafından fiilen uyulma değil, ahlâkî bakımdan bağlayıcılık özelliğimevcuttur. Sünnet içeriği açısından mutlak(ideal) sünnet ve yaşayansünnet şeklinde ikiye ayrılır. Mutlak sünnet bizzat Hz. Peygamber’in söz vedavranışları, yaşayan sünnet ise İslâm toplumunun mutlak sünnet çerçevesindeuygulama alanına çıkardıklarıdır.

Son olarak Pakistan menşeli hadis âlimleri içinde Muhammed Mustafael-A‘zamî de önemli bir yer sahiptir. Özellikle hicri ilk asırlar üzerine yaptığıçalışmalarla, oryantalistlerin yazdıkları eserlere cevap mahiyetindeki eserleriyleve hadislerden daha kolay istifade edebilmek için bilgisayar teknolojisindenyararlanmaya yönelik projeleriyle tanınmış bir âlimdir.

ARAP DÜNYASINDA HADİS İLMİ

*İslâm dünyasında 19. asırda yoğunluk kazanmaya başlayan modernleşme düşüncesiyle birlikte dinin temel kaynaklarından birini teşkil eden hadis ve hadisin dindeki yeri ve delilolma bakımından değeri (hucciyyeti) ile ilgili tartışmalar önce Hindistan’da Sir Seyyid Ahmed Han’la gündeme gelmiş, ardından Ehl-i Kur’ân grubununhadis karşıtlığı ile uç noktasına varmıştır. Aynı dönemde 19. asrın sonları ile 20. asrın başlarından itibaren Mısır’da da hadisin dindeki yeri ve bize gelişyolunun sıhhati konusunda şüpheler ortaya atan Muhammed Abduh, Tevfik Sıdkî, Reşid Rıza gibi yazarlar konuyla ilgili makale ve kitaplarında bukonudaki görüşlerini işlemişlerdir.

*Belli ölçüde müsteşriklerin görüş ve düşüncelerinden izler de taşıyan bu tartışmalar, Mahmud Ebû Reyye’nin Advâ ale’s-Sünneti’l-Muhammediyye adlı kitabıyla zirvesine çıkmıştır.Sünnetin güvenilmez olduğu, bize sahih yollarla gelmediği gibi hadis tarih veusulüne dair bir dizi iddiayı ihtiva eden ve Türkçeye Muhammedî Sünnetin Aydınlatılması adıyla çevrilen bu eser yayımlandığı tarihte (1957) Mısır’dabüyük gürültü koparmış ve birçok reddiye yazılmasına sebep olmuştur.Bunlar arasında Prof. Dr. Mustafa Sibâî’nin (ö. 1964) es-Sünne vemekânetuhâ fi’t-teşrîi’l-İslâmî (1960) adlı kitabı önemli olup Türkçeye detercüme edilmiştir.

Son dönemde İslâm dünyasında Mısır merkezli olmaküzere hadis ilmine önemli katkılar sağlayan çalışmalar da yapılmıştır. Bunlar arasında Muhammed Habibullah eş-Şinkîtî’nin Buhârî ve Müslim’inSahih’leri üzerine yaptığı düzenleme ve şerh çalışmaları ile Mahmud Muhammed Hattâb es-Sübkî’nin el-Menhelü’l-azbü’l-mevrûd adlı Sünen-iEbu Davud şerhi zikredilebilir. Yine Muhammed Fuâd Abdülbâki ile AhmedMuhammed Şâkir’in hadis kitaplarının ilmi neşri konusunda gösterdiklerigayretler de zikre değerdir.

*Muhammed Fuâd Abdülbâki, Buhârî ve Müslim’in el-Câmi‘u’ssahîh’lerinin neşrine katkıda bulunmuş ve anılan iki eserin sonuna hadislerin etrâf tarzında fihristini içeren indeksler eklemiştir. Yine İmâm Mâlik’in el-Muvatta’ıile İbn Mâce’nin Sünen’inini hadislerin tahrîcleriyle birlikte güzelbir şekilde neşretmiştir. Daha sonra bu iki eser için müstakil fihristler dehazırlamıştır. Ayrıca yukarıda sözü edilen Şinkîtî’nin eserindeki eksikleri tamamlayan ve Buhârî veMüslim’in Sahîh’lerindeki ortak rivayetlerden oluşan el-Lü’lü’ü ve’l-mercân fîme’ttefaka ‘aleyhi’ş-şeyhânadlı Türkçeye de çevrilen bir eseri vardır.

*A. M. Şâkir ise, hadis, fıkıh, tefsir ve edebiyatdallarında eserler vermiş önemli bir âlimdir. Özellikle temel kaynakların ilmîneşirlerini (edisyon kritik) yapmasıyla tanınmıştır. Ahmed bin Hanbel’in Müsned’inin tahkikine başlamış ancak kitabın aslının beşte ikisine tekabüleden 15 cilt neşredebilmiştir.Hattâbî’nin Ebû Dâvud şerhi olan Me‘âlimü’s-sünen’ineşretmiş ve İbn Kesîr’in hadis usûlüne dair İhtisâru ‘ulûmi’l-hadîs’inişerhederek el-Bâisü’l-hasîsadıyla yayınlamıştır. Bunların yanında İmamŞâfiî’nin hadis usulünün bazı konularını da içeren kıymetli eseri er-Risâle’yiçok dakîk bir şekilde tahkik ve şerh ederek yayınlamıştır.

*Muhammed Nâsırüddîn hadis alanında pek çok eseribulunan son dönem âlimlerindendir. Elbânî, Özellikle İbnTeymiyye ve İbnKayyim el-Cevziyye ekolünü benimseyip ilmî çalışmalarını Selefî bir çizgide sürdürmüştür. Ortaya koyduğu çalışmaları ile Arap dünyasında hâkim olanSelefî anlayışın tevhid-akâid esaslı vurgusuna hadisin de güçlü bir şekildedâhil edilmesini sağlamıştır. Âhâd hadislerin akâidde delil olmadığını kabuleden yaygın görüşün aksini savundu ve konuya dair el-Hadîs huccetün binefsihfi’l-akâid ve’l-ahkâm ve Vücûbü’l-ahz bi-hadîsi’l-âhâd fi’l-akâidadlıiki eser yazdı. Ayrıca pek çok eser üzerinde tahkîk ve ihtisâr çalışmalarıyapmıştır. Elbânî’nin hadis konusunda dikkat çeken yönlerinden birisi,güvenilirlik açısından hadisleri yeniden değerlendirmeye tabi tutarakmüstakil eserler yazmasıdır. Kendi sahihlik ölçütlerini esas alarak güvenilirbulduğu hadisleri yedi cilt halinde Silsiletü’l-ehâdîsi’s-sahîha; zayıf veuydurma kabul ettiği hadisleri de dokuz cilt olarak Silsiletü’l-ehâdîsi’z-za‘îfeve’l-mevzû‘a ismiyle yayınlamıştır. Bunların yanı sıra Sünen-i erba‘a olarakbilinen Tirmizî, Nesâi, Ebû Dâvud ve İbn Mâce’nin Sünen’lerindeki hadisleride sahih ve zayıf olarak tasnif edip her biri için müstakil kitaplar yazmıştır.

*Yirminci asrın en önemli bir diğer hadis âlimi 1917’de Halep’te doğan Abdülfettah Ebû Gudde’dir. O, hadis almak için seyahatler yapan (er-Rihle fîtalebi’l-hadîs) önceki muhaddislerin modern çağda yaşayan bir temsilcisigibidir.Telif eser yazmak yerineönceden yazılmış kıymetli eserleri tahkik etmek veya onlar üzerine ta‘lîk yazma usulünü tercih eden Ebû Gudde’nin bazı tahkikleri, kitabın aslından birkaç kat daha fazla hacme ulaşmıştır.

* Eserleri; Tehânevî’nin Kavâid fî ulûmi’l-hadîs’i, Cürcânî’nin Zaferu’lemânî’si, İbn Kayyim el-Cevziyye’nin el-Menâru’l-münîf’i, Hâris el-Muhâsibî’nin Risâletü’l-müsterşidîn’i her biri birer telif kadar değerli, tahkikve ta‘lîk yaparak neşrettiği eserlerden bazılarıdır. Ayrıca çok kıymetli ekbilgilerle Ali el-Kârî’nin el-Masnû‘ fî ma‘rifeti’l-hadîsi’l-mevzû, Keşmîrî’ninet-Tasrîh bimâ tevâtera fî nüzûli’l-mesîh ve Leknevî’nin er-Raf‘u ve’t-tekmîlile el-Ecvibetü’l-fâzıla adlı eserlerini neşretmiştir.

*Fas’lı olan Muhammed b. Ca‘fer el-Kettânî (1857-1927) de hadisalanındaki çalışmaları dolayısıyla bahsedilmesi gereken bir âlimdir. Onun er-Risâletü’l-müstetrafe adlı eseri, klasik hadis kitaplarını tanıtan en genişçalışma olup II-XIV. (VIII-XX.) yüzyıllar arasında yaşayan 600 kadarmüellif ve bunlara ait 1400 civarında eser hakkında bilgi vermektedir.

*Müellifin torunu Muhammed Muntasır el-Kettânî’nin hazırladığı on çeşitfihristle daha da zenginleşen ve kullanımı kolaylaşan eser, Türkçeye detercüme edilmiştir. Hadis Literatürü adıyla yayınlanan tercümede; varsakitapların baskıları, kütüphane numaraları, anıldıkları kaynaklar dipnotlardabelirtilmiş, bazı bilgiler tashih edilmiş ve müellifin söz etmediği birçokyazma ve basma eser hakkında bilgi verilmiştir. Kettânî’nin bir diğer eseri en-Nazmü’l-mütenâsir ise mütevâtir hadislerle ilgilidir.

*Şam’da doğan Cemâleddîn Kâsımî’nin (1866-1914) hadis usulüne dairmühim eseri Kavâidü’t-tahdîs’i de burada zikretmek gerekir. Klasikeserlerden derleme bir kitap olmakla birlikte sistematiği ve özellikle fıkhu’lhadîs konusuna ayırdığı bölümle diğer hadis usulü kitapları arasında farklı bir yere sahiptir.

*Yine Şam’da doğan fakat aslen Cezayirli bir aileye mensup olduğu içinCezâirî nisbesiyle tanınan Tâhir b. Sâlih el-Cezâirî de (1851-1920) hadisilminde hatırı sayılır bir yere sahiptir.Cezâirî Zâhiriyye Kütüphanesi’ni kurmuştur. Onun hadis usulüne dair yazdığı Tevcîhü’n-nazar ilâ usûli’l-eser isimli eseri mühimdir. Ayrıca hadis alanında âlî isnadları konu alan el-Ukûdu’l-âlî fi’l-esânîdi’l-avâlî isimli bir eseri de vardır.

ORYANTALİSTLER VE HADİS

*Oryantalizm veya diğer bir isimlendirmeyle şarkiyatçılık geneldeBatılıların, Doğu halklarını özelde ise İslâm dünyasını çeşitli açılardan vebilhassa dini kaynaklarını inceledikleri alanın ismidir. Bu çalışmalarıyapanlara oryantalist veya müsteşrik denir.

*Batıda oryantalizme temel teşkil eden İslâm araştırmalarının başlangıcı, mîlâdî XII. ve XIII. asırlara kadar götürülmektedir.Modern oryantalizmin başlangıcı Fransız İnkılabı’ndan (1789) sonraolmuştur. 1795’de Paris’te Sylvestre de Sacy tarafından Yaşayan DoğuDilleri Yüksek Okulu kuruldu. Bu okul bütün Avrupa’ya şarkiyatçı hocalaryetiştirdi. Paris’teki okulun kuruluşundan hemen bir asır sonra, Almanya’dabirçok üniversitede okutulan şark dillerinden başka Berlin’de Saminar fürOrientalische Sprachen (Şarkiyat Dilleri Okulu) ismi ile bir okul kuruldu(1887). İngiltere’de Cambridge’de okutulan doğu dillerine ek olarakLondra’da School of Oriental Studies (Şarkiyat Araştırmaları Okulu) adıylabir okul (1906), Rusya’da ise Kazan Üniversitesi’nde 1804’de, PetersburgÜniversitesi’nde 1854’de olmak üzere birer Şark Fakültesi açılmıştı.

*Farklı görüşleri benimseyenler olmakla birlikte oryantalistlerin önemlibir kısmı, Hz. Peygamber’in hadisleri yazmayı yasaklaması sebebiylesahâbîler tarafından pek az hadisin rivayet edildiğini ve hadis külliyatınıdolduran rivayetlerin çoğunun Hz. Muhammed’le ilgisinin bulunmadığınıileri sürerler. Onlara göre hadisler, ortaya çıkan yeni meselelere çözümgetirmek için II (VII) ve III. (IX). yüzyıllarda İslâm hukukçuları tarafındanuydurulmuştur.

*Kendisi de bir oryantalist olan Herbert Berg, The Development ofExegesis in Early Islam (İlk Dönem İslâmî Yorumların Gelişimi) adlı eserindemüsteşrikleri hadis rivayetlerine ve isnada bakışları açısından üç gruba ayırır:

1. Şüpheciler ;Bu gruptakiler, isnad sisteminin temelde kurguya dayalı olarakortaya çıktığını kabul etikleri için tarihi olguları doğru bir biçimdeyansıtmayacağı görüşündedirler.

2. İsnad sistemini güvenilir bulanlar;Bu gruptakiler, isnad sistemini yazılı ilmîgeleneğin şahidi olarak gördükleri için bu sistemin doğru bilgiler sunacağınıkabul ederler.

3. Orta yolu benimseyenler;Bu gruptakiler ise, ilk iki görüşün bazı unsurlarını alarakorta yolu benimsemişlerdir.

*G. H. A. Juynboll’ün belirttiğine göre, hadislerin büyük bir kısmınınuydurma olduğunu ilk defa Avusturyalı oryantalist Aloys Sprenger iddiaetmiştir. Juynboll, Sprenger’in Sahîh-i Buhârî’deki hadislerin en az yarısınınsahihliğini kabul edenReinhart Dozy, Weil ve William Muir’den daha şüpheci olduğunu ifade etmiştir.

* Sprenger’den etkilenen Goldziher’in hadislerinkaynağı ile ilgili çalışmaları oryantalistler tarafından çok önemsenmişve bu çalışmalar farklı ekollerin doğmasına zemin hazırlamıştır. Goldziher’inşüpheciliği, onun İslâm’ın ilk iki yüzyılındaki dînî ve siyâsî ayrışmalarlahadis arasında kurduğu sıkı ilişkide kendisini gösterir.

*Goldziher’in teorilerini ahkâm hadislerine dair yaptığı çalışmalarageliştirerek taşıyan Joseph Schacht olmuştur. Ona göre en kusursuz isnad, enfazla şüphelenmeyi gerektiren isnaddır. Çünkü bu günden bakıldığında enmuttasıl isnad, en özenle kurgulanan isnad anlamına gelmektedir.

*Son dönemde Schacht’ın takipçisi ise G. H. A Juynboll’dür. O da isnad merkezlipek çok çalışmalar yapmıştır. Juynboll için isnad, hadisin güvenilirliğinitespitte bir kriter olarak değil, zaten uydurma kabul ettiği metnin nerede, nezaman ve kim tarafından uydurulduğunu tespit açısından önemlidir. O isnadsisteminde Schacht’ın ortaya attığı müşterek râvî (common link) teorisiüzerinde de çalışmalar yapmıştır. Buna göre “belirli bir isnad kümesininmerkezinde kendisiyle birlikte tarîklere ayrılmanın ilk başladığı yerdebulunan kişi, müşterek râvîdir”.Müşterek râvî, kendisinden itibarenPeygamber’e doğru uzanan tek halkalı isnad zincirinde diğer râvîlerin yeralmasından sorumlu olduğu kadar, hadis metninin ilk söylenişinden desorumlu olan kişidir. Bu açıklamaya göre müşterek râvî hem hadisi hem deHz. Peygamber’e varan seneddeki isimleri kendisi uydurmuş olmaktadır.

*şüpheci yaklaşıma karşı duran Josef Horovitz isnad sisteminingüvenilirliğini savunan bir akım başlamıştır. Daha sonraFück, Horovitz’ingörüşlerini geliştirerek, hemen hemen Goldziher’in yaklaşımlarının tam tersikanaatler ifade etmiştir.Fück’e göre İslâmî tenkitsistemi, hadise ilave edilmek istenen sahte unsurları ayıklamakta başarılıolmuştur. Bu sebeple sünnetin dayandığı malzeme sahihtir. “Sünnetin ilk ikiyüzyılın bir icadı olduğunu ve onun sadece daha sonraki nesillerinPeygamber ve ashâbı hakkındaki düşüncelerini yansıttığını ileri süren bazışarkiyatçılar, Muhammed’in şahsiyetinin ashabı üzerindeki büyük etkisiniciddi bir şekilde küçümsemektedirler” diyen Fück’e göre, müsteşriklerin herhukukî sünneti ispatlanıncaya kadar uydurma kabul etmeleri, hiçbir sınırtanımayan ve tamamen şahsi arzuya dayanan bir şüpheciliği beslemektedir

*Sarsılmaz olarak kabul edilen Goldziher-Schacht-Juynboll üçlüsününtemsil ettiği ekole karşı son dönmede Batı’da yeni bir anlayış yaygınlaşmayabaşlamıştır. Yazdığı kitap ve makalelerde bu üçlünün iddialarını sorgulayan,eksik ve hatalarını ortaya koyan oryantalistlerden birisi Herald Motzki’dir.O, İslâm hukuku ile hadisin, Goldziher ve Schacht’ın iddialarının aksine Hz.Peygamber döneminden itibaren veya onun vefatından sonra aralıksızyazılmaya başlandığı ve daha sonraları bu işin giderek sistemleştiğikanaatindedir. Ayrıca Abdürrezzâk’ın Musannef’i gibi Kütüb-i sitte dönemiöncesi eserlerden hareketle ilk dönem fakihlerin eğitim-öğretim metotları verivayet kullanımlarının tespit edilebileceği kanısındadır.

*İsnadların hicrî II. asrın sonlarından itibaren ve III. asırda uydurulduğunu iddia edenlerden birisi de İtalyan oryantalistLeone Caetani’dir. Bu görüşünüyazdığı Annali dell’Islam (İslâm Tarihi) adlı eserinde sık sık dillendirmiş,ancak somut deliller ortaya koyamamıştır.

*Henri Lammens, Hz. Muhammed’in erken vefatetmesinin Kur’ân’ı yeniden ele alıp ondaki bazı boşlukları doldurmasınafırsat vermediğini iddia eder. Ona göre, var olmayan sünneti ortaya çıkarmakveya mevcut fikirleri yerleştirmek için hadisin başvuru kaynağı olmasıgerekmekteydi. Bu sebeple de hadis metinleri, çok dikkatli ve titiz bir şekildeyeniden üretilmiştir.

*David Samuel Margoliouth, Hz. Muhammed’in kendisinden sonra birhüküm ve dinî bir karar bırakmadığını, ilk İslâm toplumunun uyguladığısünnetin eski Arapların örfü olduğunu ileri sürmektedir.

*Renold Alleyne Nicholson da muhaddislerin birbirine zıt birçok hadisi Hz. Peygamber’e isnad ettiklerini ve bunları uzlaştırma imkânı bulamadıklarını iddia etmektedir. Esasen birbirine zıt gibi görünen hadisler bulunmakla birlikte bunlardiğer hadislere oranla oldukça azdır. İslâm âlimleri birbirine zıt gibi görünenhadisleri (muârız) çözüme kavuşturmak için konuya dair pek çok eser yazmışlarve şâz, münker, muztarib, mensuh gibi hadis ilim dalları geliştirmişlerdir.

*Alfred Guillaume hadislerin tedvininde en kayda değer çalışmalarıyapan İbn Şihâb ez-Zührî’yi bu işe yöneticilerin zorladığını, dolayısıylaZührî’nin onların baskısıyla hadis uydurduğunu iddia eder.

*Macdonald da konuyu bir başka açıdan ele alarak, hafızalarına güvenen ve hadislerinyazılmasına karşı çıkan bazı muhaddislerin tedvin hareketinin II. (VIII.)yüzyılın ortalarına kadar gecikmesine sebep olduklarını, bunun da hadislerinkaybolmasına yol açtığını ileri sürer.

*Hollanadalı oryantalist A. J. Wensinck’in iki eseri hadis çalışmalarıbakımından önemlidir. A Handbook of Early Muhammedan Tradition adlıeseri, Kütüb-i sitte’nin de dâhil olduğu 14 hadis ve tarih kitabının alfabetikkonu fihristidir. Muhammed Fuâd Abdülbâki bu eseri Miftâhu künûzi’s-sünneismiyle Arapçaya tercüme etmiştir. Wensinck’in ikinci eseri başkanlığınıyaptığı bir heyetin hazırladığı ve 9 hadis kitabındaki hadislerin alfabetikkelime, özel isim, coğrafi isim, sûre ve ayet fihristlerini içeren Concordance(el-Mu‘cemü’l-müfehres li-elfâzi’l-hadîsi’n-nebevî) adlı 8 ciltlik çalışmasıdır.

*Oryantalistlerin yaptıkları çalışmalarda ulaştıkları sonuçların genelliklemenfi olmasının nedenlerinden birisi Arapça metinleri anlamakta düştüklerihatalardır.Aynı şekilde kendi dinî kaynaklarını incelemek için geliştirdikleriKitâb-ı Mukaddes tetkik yöntemi (Biblical criticism) ile tarihtenkidi metodunu da (historical criticism) İslâmî kaynakları incelerkenkullanmaları başka bir problemdir. Burada Kur’ân’ı ve vahyin kontrolündengeçmiş hadis ve sünneti sıradan beşerin yazdığı bir metin gibi değerlendirmişler,dinî metinlerin metafizik boyutunu göz ardı etmişlerdir.

*Bazı oryantalistler eserlerinde Kur’ân-ı Kerîm’i ve Hz. Peygamber’i över gibigörünseler de, eserlerinin ana fikrini ifade eden bir veya birkaç cümleiçerisinde, İslâm’ın temelini sarsmaya ve inanç düzenini yıkmaya yönelikfikirlerle karşılaşmamak mümkün değildir. Onların fikirlerinde iki ana meseledaima kendini gösterir: 1. Hz. Peygamber’in peygamberliği hakkındaşüpheler. 2. Kur’ân-ı Kerîm’in menşei ve vahiy kaynaklı olup olmadığı.

ÜNİTE6
*Bilindiği gibi İslâm’ın iki temel kaynağı olan Kur’an ve sünnet, aynızamanda İslâm eğitim-öğretim geleneğinde daima ilk sırada yer alan temeleğitim-öğretim alanlarıdır.İslâmın ilk asırlarında ilim kavramı hadis ile aynı anlamda kullanılır hale gelmiştir. Nitekim talebü’l-ilm, kitâbetü’l-ilm, takyîdü’l-ilm, tahammülü’l-ilm, beyânü’lilm vb. terkiplerin hadis edebiyatında hadis anlamındasıkça kullanılması bunun en güzel kanıtıdır.

*Hz. Peygamber’in vefatının ardından “Âlimler peygamberlerin vârisleridir” (Buhârî, İlim, 10) hadisi uyarınca kendilerini Hz. Peygamber’in ilim vârisleri olarak kabul eden sahâbe ve onlardan sonra gelenler, bulundukları yerlerde sünnet bilgisini başkalarına öğretme konusunda büyük bir sorumluluk bilinci içinde olmuşlardır. Bu sayede hadis öğrenim ve öğretimi nesiller boyu devam edegelmiştir.

İLK DÖNEMDE HADİS ÖĞRENİM VE ÖĞRETİMİ

Hz. Peygamber ve Hadis Öğretimi

*Yüce Allah, Hz. Peygamber’e yüklediği tebliğ ve beyan görevini hakkıylayerine getirebilmesi için onu nübüvvet eğitiminden geçirmiştir. Onun rabbitarafından eğitilmesi, sadece öğrenmeye değil aynı zamanda öğretmeyeyönelik bir eğitimdir.Hz. Peygamber, ashabına eğitim-öğretim konusunda darehber olmuş, Mekke ve Medîne döneminde ortaya koyduğu eğitim-öğretimfaaliyetleriyle bunu göstermiştir. Bu nedenle Hz. Peygamber, İslâm’da ilk muallim, ashabı da ilk talebeler olarak kabul edilir.

Hz. Peygamber Döneminde Hadis Öğretim Yerleri

*Mekke’de gözden uzak bir yerde bulunan Dâru’l-erkam (Erkam’ın evi),İslâmın ilk zamanlarında belli bir gizlilik içerisinde yürütülen Müslümanlarıeğitme faaliyetinde önemli bir buluşma noktası idi.

*Hz. Peygamber, Medîne’ye hicret ettikten sonra yaptığı ilk iş, bir mescidinşa etmek olmuştur. Mescid-i Nebevî olarak bilinen bu mescid, sadece biribadet yeri değil, başta eğitim-öğretim olmak üzere, idarî, hukukî ve askerîişler olmak üzere İslâm ve müslümanlarla ilgili her türlü konunun konuşuluptartışıldığı ve karar bağlandığı çok amaçlı bir merkez olarak kullanılıyordu.Bu yapısıyla Mescid-i Nebevî, İslâm’ın ilk kurumsal binası olmak yanında ilkörgün eğitim kurumu niteliği taşır.

*Hz. Peygamber, ilim meclislerini haftanın çeşitli günlerine yayardı. Bütün bunlar, onun günümüzde eğitimde süreklilik veya sürekli eğitim diye ifade edilen bir yaygın eğitim politikası izlediğini gösterir.

Hz. Peygamber’in Hadis Öğretim Metodu

*Hz. Peygamber’in öğretimi, aslında bir hadis öğretme faaliyetidir.Zira onun dine ve hayata dair söylediği ve yaptığı her şey, hadis kapsamında değerlendirilir. Bir öğretim faaliyetinde öğreten varsa bir de öğrenen olmalıdır. Hz. Peygamber’in öğretiminde öğrenenler sahâbîlerdir.

Sahâbenin Hadis Öğrenme Arzusu ve Duyarlılığı

*İslâm’ın yerleşip kökleşmesinde Hz. Peygamber’e canları ve malları pahasınakayıtsız şartsız eşsiz bir bağlılık gösteren Sahâbe, ilim öğrenme ve öğretmekonusunda da büyük bir duyarlılık sergilemiştir. Bu amaçla Hz.Peygamber’in yakınında bulunup sürekli onun söz ve davranışlarını takipetme imkânı aramışlardır.

Sahâbenin Hadis Öğrenme Metodu

*Sahâbîler, çeşitli sebeplerle bizzat Resûlüllah’tan dinleme fırsatını kaçırdıkları hadisleri geliştirdikleri bir takım telâfî yöntemleriyle öğrenmeye çalışırlardı. Hz. Peygamber’in ilim ve sohbet meclislerini ensarlı bir komşusu ile nöbetleşe takip eden Hz. Ömer, bu konudaki yöntemini şöyle anlatır:“Resûlüllah’ın meclislerini komşumla nöbetleşe takip ederdik. Bir gün o giderdi, bir gün de ben. Ben gittiğim zaman o günün vahiy ve diğer konularla ilgili haberlerini ona getirirdim; o da gittiğinde bana getirirdi.” (Buhârî,İlim, 27)

*Sahâbenin hadis öğrenme metodlarından biri de öğrendiklerini kendiaralarında müzakere yani tekrar etmek, iyice anlayıp hafızalarınayerleştirmekti. Nitekim Enes b. Mâlik, Hz. Peygamber’in huzurundaöğrendikleri hadisleri onun yanından ayrıldıktan sonra kendi aralarında iyicebelleyinceye kadar müzakere ettiklerini söyler.

Sahâbenin Hadis Bilgisindeki Farklılıkları

*Peygamber’in ilim ve irfan meclislerinde bulunan her sahâbî imkân, ilgi ve kabiliyeti ölçüsünde ondan istifade etmiştir.Ebû Hureyre gibi beş binden fazla hadis rivâyet ettiği bilinen sahâbîler yanında hadis rivâyet ettiği bilinmeyen veya tek tük rivâyeti bulunan nice sahâbîler vardır. Öyle ki, hadis râvîsi olan sahâbîlerin sayısı, olmayanlara göre çok azdır. Râvî sahâbîlerin hadis sayılarıda birbirinden çok farklıdır.

*Kur’an ve onun açılımı olan sünnetle baş başa kalan sahâbîler, Kur’an ve sünnetin çağrısına kulak verdiler. Sağlığında Hz. Peygamber’e itaati Allah’a itaat bildikleri gibi, vefatından sonra sünnetine uymayı Kur’an’a uymak olarak kabul edip dört elle sünnete sarıldılar. Hayat tarzlarını Hz. Peygamber’den görüp öğrendikleri gibidüzenlemeye büyük özen gösterdiler.

Sahâbenin Hz. Peygamber’e ve Sünnete Bağlılıkları

*Hz. Peygamber’e uymada sınır tanımayan sahâbîler, bir hatıra niteliğinde bile olsa daima onu örnek alma duyarlılığı içinde oldular.Örnek verecek olursak;

*Hz. Ebû Bekir, halife seçildiğinde ilk iş olarak Hz. Peygamber’in Şam’a göndermek üzere hazırladığı Üsâme komutasındaki orduyu, “Peygamber’in bağladığı bir sancağı çözmek bana yakışmaz” diyerek Şam’a göndermekte tereddüt etmemiştir.

*Hz. Ömer, bir defasında Kâbeyi tavaf ederken Haceru’l-esved’in karşısına geçti ve şöyle dedi: “İyi biliyorum ki, sen bir taşsın; senden nezarar gelir, ne de fayda. Şayet Resûlüllah’ın seni öpüp selâmladığını görmüş olmasaydım, seni ne öper ne de selâmlardım.”

*Sahâbenin Hz. Peygamber’e bağlılığı kuru bir taklit ve duygusal özlemolarak açıklanamaz. Bu bağlılık, aslında sünnetin öğrenilmesi ve sonrakinesillere sağlam bir şekilde öğretilmesini amaçlamaktaydı

Sahâbede Hadis Öğrenim ve Öğretimi

*İlk dört halife başta olmak üzere sahâbe, Hz. Peygamber’in şahsına karşıduydukları eşsiz sevgi, saygı ve bağlılığın bir yansıması olarak, vefatındansonra da sünnetine karşı büyük bir ilgi, ciddiyet ve hassasiyet içinde olmuşlardır. Her biri bir sünnet demek olan hadisleri, dikkat ve temkini eldenbırakmadan dinî bir görev bilinci içinde öğrenip öğretmeye çalışmışlardır.

*Ancak burada şunu özellikle belirtmek gerekir ki, sahâbeninhadis rivâyetinde bu derece titiz davranması, her zaman hadisin râvisindenşahit veya yemin istedikleri anlamına gelmez. Çünkü sahâbîler birbirlerinindürüstlüğünden ve ciddiyetinden şüphelenmiyordu. Dolayısıyla rivâyetteşahit veya yemin şartı genel değil, eğitim ve örnek olma amaçlı özel biruygulamadır. Rivâyet işini baştan sıkı tutup kurallara dayalı sağlam ve köklübir rivâyet geleneği oluşturma hedefi güdülmüştür.

Sahâbenin Hadisleri Rivâyet Ediş Tarzı

*Sahâbe döneminde hadis öğrenim ve öğretiminin karakteristik bir özelliğide şifâhî usulle yapılmasıdır. Yazı geleneğinin pek bulunmadığı bu dönemde hadisler ezberlenmekte, ezberlenen hadisler müzâkere yoluyla korunup hâfızada kalıcı hale getirilmekteydi. Bununla birlikte Abdullah b. Amr gibi bazı sahâbîler, Resûlüllah’ın izniyle hadis yazmışlarsa da, yazılanların yine ezberlemeyi kolaylaştırmaya yönelik olduğu görülmektedir.

Tâbiûn ve Etbâu’t-tâbiûn Dönemi

*Bu dönem, Hz. Peygamber’in vefatıyla başlayıp hicrî 220 yılı civarına kadardevam eden oldukça uzun bir süreyi kapsar. Sahâbe ile tâbiûnda olduğu gibi tâbiûn da etbâu’t-tâbiîn ile iç içe yaşayan iki farklı kuşaktır.

*Hadisin önemi, bağlayıcılığı, aslına uygun olarak korunup nakledilmesi konusundaki dikkat ve titizlik açısından sahâbeyi örnek almışlardır. Bu duyarlılığın bir ifadesi olarak Süfyân es-Sevrî, “Hadis kadar sorumluluğundan korkulacak başka bir şey yoktur.” Derken; akranı Şu’be b. Haccâc, “Hadis kadar cehenneme girmeme sebep olmasından korktuğum başka bir şey yoktur.”sözüyle aslında aynı noktadaki endişelerini ifade etmektedirler.

*İbn Şihâb ez-Zührî gibi muhaddisler öncülüğünde dağınıkvaziyetten kurtularak toplanıp tedvin edilmiştir.muhaddisler, râvîlerin cerh-ta’dîline ağırlık vermiş, rivâyetlerin illetlerini tesbite yönelik çalışmaları yoğunlaştırmış, bu illetlere göre hadisleri kısımlara ayırmış ve her kısmın hükmünü açıklayan kurallar ortaya koymuşlardır. Tedvîn işinde olduğu gibi bu kuralları koyup uygulama öncülüğü yine İbn Şihâb ez-Zührî’ye nasip olmuştur.

*Hicrî 150’li yıllardan itibaren daha önce tedvin edilen hadisler konularına göre tasnîf edilmeye başlamıştır. Ma’mer b. Râşid’in el-Câmi’ adlı eseri bunun ilk örneği sayılır.

*İslâm coğrafyasının başta Irak ve Hicaz olmak üzere farklı bölgelerinde değişik fıkhî ekoller ortaya çıkmış ve her ekol kendi fıkhî yaklaşımı doğrultusunda hadisleri yorumladığı fıkhu’lhadîs türünde eserler ortaya koymuştur. İmam Mâlik’in el-Muvatta’ı, İmam Muhammed’in el-Âsâr’ı ve İmam Şâfiî’nin el-Ümm’ü bu türün ilk örnekleri sayılabilir.

HADİSİN COĞRAFÎ MERKEZLERİ

*Vahyin canlı şâhitleri olan bu nesil mensupları, gittikleri yerlerde ilgi odağı oluyor, ilim meraklıları uzak, yakın demeden buralara gelip onlardan nebevî bilgi mirasını almaya çalışıyorlardı. Kısa sürede birer ilim merkezi haline dönüşen bu yerler, İlim Merkezleriveya Hadisin Coğrafî Merkezleri olarak adlandırılır. Şimdi bu coğrafî merkezlerin belli başlılarını ana hatlarıyla ele alalım;

MEDİNE

*Hicretten hemen sonra Hz. Peygamber’in burada inşa ettiği Mescid-i Nebevî (Peygamber Mescidi), bir ibadethane olmanın ötesinde İslâm’da ilk eğitim-öğretim müessesesi olarak tarihe geçmiştir.Ancakbu mescidin bitişiğinde bulunan ve Suffe ( الصُّفَّةُ ) denilen özel bir mekândansöz etmeden geçmeyiz.Suffe, aslında yoksul sahâbîlerin barınması için mescidin inşası esnasında Hz. Peygamber tarafından yaptırılan bir barınaktır. Fakat orada kalanlar, vakitlerini Resûlüllah’ı dinleyip ondan İslâm’ın esaslarına ilişkin bilgiler öğrenerek geçirmeleri sebebiyle zamanla yatılı bir eğitim kurumu halinedönüşmüştür.

*Eğitim-öğretim işleriyle bizzat ilgilenen Hz. Peygamber, ayrıca onlara Suffe’de ders veriyordu. En fazla hadis rivâyet eden sahâbî olan Ebû Hureyre, Suffe ehlinin meşhurlarndandır

*Tâbiûn neslinden olup Medîne’de yetişen büyük âlimlervardır. İslâm ilim tarihinde Fukahâ-i seb’a diye adlandırılan Medîneli yedi fıkıhçı bunların başında gelir. Saîd b. El-Müseyyeb, Kâsım b. Muhammed,Hârice b. Zeyd, Urve b. Ez-Zübeyr, Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, EbûBekir b. Abdurrahman ve Süleyman b. Yesâr’dan oluşan bu yedi kişilik ilimheyeti ile birlikte, hadislerin ilk müdevvini ve hadis usûlü ilminin kurucusu sayılan İbnü’ş-Şihâb ez-Zühri, ayrıca Etbâ’ tabakasından İmam Mâlik gibi pek çok ünlü âlim, hep bu ilim merkezinin öğrencileridir

MEKKE

*Fetihten sonra ilim ve kültür faaliyetlerini organize etmek üzere vahyin beşiğiolan Mekke’ye muallim olarak gönderilenMuaz b. Cebel, buradaki müslümanlara gerekli dini bilgileri öğretti. Daha sonra İbn Abbas, Hz.Ali’nin şehit edilmesinin akabinde Mekke’ye yerleşti ve ömrünün geri kalankısmını burada öğrenci yetiştirerek geçirdi. Ayrıca Abdullah b. Sâib, Hâlid b.Esîd, İkrime b. Ebû Cehîl, el-Hakem b. el-‘Âs, Osman b. Talha gibi birçokları Mekkeli sahâbî râvîler arasında sayılır. Mücâhid b. Cebr, Atâ b.Ebû Rabâh, Amr b. Dînâr ve İbrahim b. Meysere gibi şahıslar da sahâbîlerin yetiştirdiği önde gelen Mekkeli tâbiîler arasında yer alır.

ŞAM

*Hz. Ömer, buradaki müslümanları din konusunda aydınlatmak üzere Muâz b. Cebel, Ubâde b.Sâmit, Ebu’d-Derdâve Abdurrahman b. Ğanem gibi birçok ünlü sahâbîyiöğretmen veya başka bir görevli olarak Şam’a gönderdi.

*Şâm bölgesi, Tâbiûn dönemi ve sonrasında da pekçok muhaddis, fakîh ve kurrânın yetiştiği bir ilim merkezi olarak kaldı.Dımaşk kâdısı Sâlim b. Abdullah el-Muhârebî, Yezîd b. Muâviye ve oğluYezîd, Ebû İdrîs el-Havlânî, Ömer b. Abdülazîz, , Umeyr b. Hânî el-Ansî bu merkezde yetişen önemli âlimlerdir. Ancak İslâm ilim tarihinde Şâm denilince akla hiç şüphesiz İmâmu Ehl-i Şâm (Şamlı’ların İmamı) ünvanı veel-Evzâî nisbesiyle meşhurAbdurrahman b. Amr gelir. Mekhûl ve Recâ b.Hayve de bu yöreye mensup önde gelen âlimlerdendir.

KUFE

*Hz. Ali’nin hilâfetinde Medîne yerine hilâfet merkeziyapılınca kısa sürede bir ilim ve kültür merkezi haline geldi.

*Hz. Ali ve İbn Mes’ûd, Kûfe’nin bir ilim merkezi olarak tanınmasında büyükpaya sahiptir. Bu iki sahâbînin ilmi, yaşlı tâbiîlerdan olan Alkame, İbrahimen-Nehaî ve Hammâd b. Ebû Süleyman’a onlardan da genç tâbiîlerden sayılanİmam A’zam Ebû Hanîfe’ye ulaşmıştır. Dolayısıyla bazılarınca“Türklerin mezhebi” diye nitelendirilen Hanefîmezhebinin şekillenmesindebu iki sahâbî kanalıyla gelen rivayetler merkezî bir yeri işgal eder.

BASRA

*Hilâfet merkezinin Kûfe’ye nakledilmesiyle bölgenin ikinci ana merkezihaline gelen Basra, aynı zamanda önemli bir ilim şehri olarak ün yapmıştır.

*Ebû Mûsa el-Eş’arî ve İbn Abbâs görev icabı Basra’da bulunmuş; Utbe b.Gazvân, İmrân b. Husayn, Ma’kıl b. Yesâr, Ebû Berze el-Eslemî,Abdurrahman b. Semüre ve Ebû Zeyd el-Ensârî gibiler de Basra’ya gelmiş sahâbîlerdendir. Diğer taraftan Hasan el-Basrî, Muhammed b. Sîrîn veKatâde gibi tâbiîler, Basra mektebinde yetişen ünlü muhaddis âlimlerdendir.

BAĞDAT

*Abbâsîler’in hilâfeti ele geçirmelerinden sonra kuruldu ve devletin idare merkezi buraya taşındı.Bağdât, tâbiûn döneminden itibaren islâmî ilimlerin okutulduğu önemli bir ilim merkezi oldu. İlerleyen asırlarda kurulan Nizâmiye adlı medreseler kompleksinin ilki ve en gelişmişi burada açıldı.

CEZİRE

*Tâbiûn’dan ‘Adî b. ‘Adî ve Meymûn b. Mihrân gibi pek çok âlim yetiştiren Cezîre,Cezîreli anlamına gelen Cezerî nisbesi taşıyan birçok İslâm âlimine vatan olmuştur.

YEMEN

*Muâz b. Cebel ve Ebû Mûsa el-Eş’arî’nin Hz. Peygamber tarafından vali olarak gönderildiği yerdir Ebû Hureyre’nin önde gelen talebesi ve es-Sahîfetü’s-sahîha adlıhadis sahîfesinin sahibi Hemmam b. Münebbih ile kardeşi Vehb b. Münebbihile Tâvûs b. Keysân ve Abdullah b. Tâvûs, Yemen bölgesinin meşhurmuhaddisleri arasında yer alır. İlk hadis musannifi yani tasnifçisi kabul edilen Ma’mer b. Râşid ve öğrencisi Musannef sahibiAbdürrezzâk b. Hemmâm daYemen coğrafyasında yetişmiş önemli muhaddis ve musanniflerdir.

MISIR

*Mısır, Hz. Ömer zamanında Amr b. el-‘Âs komutasında fethedilmiş bir ülkedir.Bizzat Hz. Peygamber’den hadis yazan ilk sahâbîlerden olan Abdullah b. Amr da babası Amr ile birlikte Mısır’a gelen fakat fetihten sonrageri dönmeyenler arasındaydı. Hadislerin Mısır’da yayılmasına öncülük edenbu sahâbî, tâbiûn neslinden birçok talebeye burada hadis okutmuştur. Mısır mektebinin sembolik şahsiyeti haline gelen Abdullah b. Amr, aynı zamanda Şâfiî’nin hadis alt yapısının dayandığı kimsedir.

MAĞRİB VE ENDÜLÜS

*Bu coğrafya’da Tunus’ta Kayrevan, Endülüste Kurtuba, İşbiliye, Gırnata, Şâtıbiye ve Belensiye gibi şehirler İslâm dünyasında birer ilim ve kültür merkezi olarak ilgi odağı haline geldi. Saîd b. Muhammed el-Haddâd, Sahnûn b. Saîd, Yahya b. Yahya, İbnHabîb ve Bakî b. Mahled ile sonrasında İbn Hazm, İbn Abdilberr,Muhyiddîn İbnü’l-‘Arabî, İbn Rüşd, Kâdî İyâd gibi pek çok âlim bu genişilim coğrafyasında yetişmiştir.

HORASAN VE MAVERAÜNNEHİR

*Buhârâ, Semerkand, Belh, Herât, İsfahan, Merv, Nişâpûr,Rey, Serahs, Sicistan, Tirmiz gibi büyük-küçük pek çok ilim merkezindeadları İslâm ilim tarihine altın harflarla nakşedilen birçok muhaddis ve âlimyetişmiştir. Bunların başında Kütüb-i sitte müellifleri gelir. Dârimî, İbnHuzeyme, İbn Hibbân, Hâkim ve daha niceleri, hep bu bereketli ilim coğrafyasının mahsulüdür.

İLİM YOLCULUKLARI

*Fetihlerle birlikte, Hicaz bölgesinden, özellikle Dâru’s-sünne (Sünnet yurdu)denilen Medîne’den ayrılıp; asker, idareci veya ilim adamı olarak İslâmcoğrafyasının dört bir tarafına dağılan büyük bir sahâbe kitlesi, az veya çok,Hz. Peygamber’den işittikleri ve gördüklerine dair bildiklerini de tabiatıylayanlarında götürmüşlerdi.Müslümanlar uzak, yakın demeden, Hz. Peygamber’in hadislerini birinci ağızdan dinleyip öğrenmek, ashâbın ilim ve irfanından kana kana içmeküzere rihle ( الرِّحْلَةُ ) denen meşakkatli ilim yolculuklarına katlanarak buralara akın ettiller.

*Bu konuda er-Rihle fî talebi’l-hadîs adıyla müstakil birkitap yazan h. V. asrın ünlü ve üretken tarihçi muhaddisiHatîb el-Bağdâdî (ö.463/1071), anılan eserinde birbirinden ilginç rihle hatıralarına yer verir.Sahâbe ile başlayıp tâbiûn ile gelişen rihleler, hadis yazımının kurallarabağlanması, kitaptan rivâyete icâzet verilmesi ve kitaba güvenin artması gibisebeplerle yoğun dönemini geride bırakmıştır. İbn Mende (ö. 395/1005), buhareketli dönemin son temsilcisi kabul edilir. Bundan sonra rihle geleneği hızkesmesine rağmen daha sonraki asırlarda da devam etmiştir. Fakat hicrîbeşinci asrın ortalarından itibaren medreselerin, altıncı asrın ortalarındansonra da dârulhadîslerin kurulmasıyla birlikte, öğrenci ilmin peşine değil,ilim öğrencinin ayağına gider olmuş; artık rihleler, belirli kitapların icâzetinialma amacından öteye geçmemiştir.

MEDRESELER VE DÂRUL HADÎSLER

*Ebû Bekir b. Ahmed es-Sıbğî (ö. 342/954) tarafından Nîşâbur’da kurulan Dârussünne (sünnet evi) bu merkezlerin ilki sayılır. Ancak bu konuda asıl gelişme,Selçuklu veziri Nizâmlümülk (ö. 485/1092) zamanında yaşanmış; o, başta Bağdat ve Nîşâbur olmak üzere birçok merkezde, kendisine nisbetle Nizâmiye Medreseleri olarak anılan çok amaçlı medreseler zincirini inşa etmiştir.

*Hicrî VI. asrın ikinci yarısında hadis öğretimi konusunda yeni bir gelişme meydana geldi ve sadece hadis öğretimine tahsis edilen hadis ihtisas okullarıkurulmaya başlandı. Dârulhadîs (Hadis evi) denilen bu merkezlerin ilki,Selçuklu Atabeylerinden Nûreddin Mahmud Zengî (ö. 569/1173) tarafından Dımaşk’ta (bugünkü Şam’da) kurulan Dâru’l-hadîsi’n-Nûriyye’dir. Kurucusununadını taşıyan bu kurum, aynı zamanda ilk idarecisi olan ünlü hadisçi ve tarihçi İbn Asâkir adına yaptırılmıştır.

*İkinci bir dârulhadîs, Eyyûbî sultanı el-Melikü’l-KâmilNâsiruddîn Muhammed tarafından 621/1124 yılında Kahire’de kurulmuş vekurucusuna nisbetle Dâru’l-hadîsi’l-Kâmiliyye diye adlandırılmış ve başınada Ebu’l-Hattâb b. Dihye getirilmiştir.

*Eyyûbî sultanlarından el-Melikü’l-Eşref Mûsâ b. Âdil, Dımaşk’ta birkaç dârulhadîs yaptırmıştır. Bunların en ünlüsü, Kahire’deki Kâmiliyye Dârulhadîsi’nden birkaç yıl sonra, 626/1129 yılında yapımı tamamlanan Eşrefiyye Dârulhadîsi’dir.Bu dârulhadisin hocaları arasında, aynı zamandaşeyhliğini yapmış meşhur muhaddis İbnü’s-Salâh ile İbn Rezîn, Nevevî, İbnHallikân, Ebû Şâme el-Makdisî ve İbn Hacer gibi dönemlerinin ünlü âlimleriyer alır. Hattaİbnü’s-Salâh’ın Ulûmu’l-hadîs adlı meşhur eseri, bu dârulhadîste okuttuğu ders notlarından oluştuğu söylenir.

*Osmanlı topraklarının büyük bir kısmını dolaşan Evliyâ Çelebi, bu seyahatları neticesinde yazdığı Seyahatnâme adlı hacimli eserinde, abartılı gözükse de sadece Kahire’de 860 dârulhadis bulunduğunu kaydeder. Ayrıca, Mekke’de kırk, Suriye ve Filistin’de yirmidört, Bağdat’da ise yetmiş kadar dârulhadis bulunduğunu söyler.

*Dımaşk dârul hadislerinde Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd,Tirmizî ve Nesâî’nin Sünen’leri ile Ahmed b. Hanbel’in Müsned’i okutulduğu;ayrıca fıkıh, tefsir ve kıraat (kırâat-i seb’a) dersleri verildiğikaydedilir. Osmanlı dârulhadislerinde ise Buhârî ve Müslim’in Sahîh’leri ile,Mesâbîhu’s-sünne ve Meşâriku’l-envâr okutulduğuna dair bilgilere rastlanır.

Selçuklu ve Osmanlı Dönemi Dârulhadîsleri Selçuklu Devletinin hüküm sürdüğü yıllar (H.431-707/M.1040-1308) klasik yazılmasının bitip, bu klasik kitaplara dayalı çalışmaların başladığı döneme rastlar.

SELÇUKLU DARÜL HADİSLERİ

*İslâm coğrafyasında dârul hadîslerin yoğun olarak kurulduğu VII/XIII. asır, Selçuklu hükümdarları I. Alâddin Keykubad ile II. GıyâseddînKeyhüsrev dönemine rastlar. Bu asırda Anadolu’da kurulan ilk dârulhadîs,günümüzdeTaşmescid diye bilinen Çankırı Dârulhadîsi’dir. Bundan otuz yılsonra Anadolu’da ikinci dârulhadis Sivas’ta inşa edilmiştir. Sâhibiye(Gökmedrese) veya Çifte Minareli Medrese Dârulhadîsi olarak tanınır.Ardından Selçuklu veziri Sâhib Atâ’nin Konya’da yaptırdığı dârulhadîs iseİnce Minâre Dârulhadîsi olarak anılır. Bundan kırk yıl kadar sonra İlhanlılar döneminde Erzurum’da yapılan dârulhadîs, Ahmediye Medresesi olarak meşhurdur ve 714/1314 tarihli kitabesi günümüze kadar gelmiştir.

OSMANLI DARÜL HADİSLERİ

*Osmanlı döneminde ilk dârulhadîs, I. Murat devrinde (1360-1389) ÇandarlıHayrettin Paşa tarafından İznik’te yapılmıştır. Fakat ilk devir Osmanlı dârulhadislerinin en meşhuru II. Murad’ın 828/1425’te Edirne’de yaptırılan ve Osmanlı medrese teşkilatı açısından bir dönüm noktası sayılan Dârulhadîs Medresesi’dir.

*Fatih Sultan Mehmet döneminde kurulan Bursa’da Lütfullah Çelebi Dârulhadîsi ile İstanbul Vefa’da Molla Gürânî Dârulhadîsi Medresesi meşhurdur.Ayrıca Tokat Kadı Hasan Dârulhadîsi ile Mevlânâzâde Dârulhadîsi bu dönem eserleri içinde zikredilir.

Abdullah Paşa Dârulhadîsi, II. Bâyezîd devrinde Amasya’da kurulmuştur.

*Kanûnî devrinde dârulhadisler artmıştır. Amasya’da Osman Çelebi,İstanbul Eyüp’te Defterdar Mehmed Çelebi, Beyazıt’ta Papasoğlu, VilâyetKonağı civarında Sofu Mehmed Paşa, Demirkapı’da Mehmed Ağa, Vefa’daHüsrev Kethüdâ dârulhadisleri ile Süleymaniye Külliyesi bünyesinde kurulan Süleymaniye Dârulhadîsi bu devre aittir. Süleymaniye Dârulhadîsi,Osmanlı eğitim-öğretim kurumları arasında en yüksek statüye sahipti.

*II. Selim döneminde Birgi’de Atâullah Efendi Dârulhadîsi, Kasımpaşa’da Piyale Mehmed Paşa Dârulhadîsi, Üsküdar’da bugün kütüphane olarakkullanılan Şemsi Paşa Dârulhadîsi, Edirne’de Selimiye Dârulhadîsi hizmete sokulmuştur.

*Dârulhadîs kurma geleneği diğer Osmanlı sultanları tarafından da sürdürülmüş, III. Murad, oğlu III. Mehmed ve özellikle IV. Mehmed devri ile III. Ahmed döneminde de dârulhadisler inşa edilmiştir.Balkanlara gelince; Evliya Çelebi, Yunanistan’da 16; Bulgaristanda 2;Arnavutluk’ta 3 ve eski adıyla Yugoslavya topraklarında 23 dârulhadis bulunduğundan bahseder.

OSMANLININ SON DÖNEMİNDE HADİS ÖĞRETİMİ

Bu dönemde medreseler yönelik köklü ıslahat, Şeyhulislâm Mustafa Hayri zamanında başlamış ve bu yeniden yapılandırılan eğitim kurumlarına Dâru’l-Hilâfeti’l-Aliyye Merdeseleri denmişti. 1914 yılında tedrisata başlayan ve öğretim süresi kademeliolarak on iki yıl olan bu kurumlarda, yine aynı düzenleme çerçevesindeaçılan Medresetü’l-mütehassısîn adlı ihtisas medreselerinde hadis öğretimineyer verilmiştir. Bunlar dışında, Enderûn Mektebi, Medrestü’l-vâizîn, Merdesetü’l-irşâd gibi meslekî eğitim kurumları ile Dâru’l-hilâfe merdesesi’ninAnadolu’da açılan şubelerinde de hadis dersleri verilmekteydi.

CUMHURİYET DÖNEMİNDE HADİS ÖĞRETİMİ

*Cumhuriyet dönemine intikal eden Dâru’l-Hilâfe Medreseleri yanında, diğermedreselerin yeniden yapılandırılmasıyla oluşturulan ve Medâris-i İlmiyye medreselerinde hadis okutulmaya devam edilmiş; 1924 yılında tamamen kapatılan medreselerin yerine kurulan Dârulfünûn İlâhiyat Fakültesi’nin ders programında da hadis dersi yer almıştır.

*1949 Ankara’da açılan yeni bir ilâhiyat fakültesi, 1951 yılındaaçılan İmam-Hatip okulları, ilki 1959 yılında İstanbul’da eğitim-öğretimebaşlayan Yüksek İslâm Enstitüleri, 1982 yılında yapılan refomla Yüksekİslâm Enstitüleri’nin dönüştürüldüğü ilâhiyat fakülteleri, günümüzde değişikdüzeylerde hadis derslerinin verildiği öğretim kurumlarıdır.

HADİS ÖĞRENİM VE ÖĞRETİM ÂDÂBI

*Hadis ilminde de uyulması gereken bir takım kurallarvardır. Bu kuralların olmazsa olmazlarına rivâyet teknikleri, olmazsaonmazlarına rivâyet âdâbı denir. Güzel ahlâk, hayâ, nezâket, zerâfet, yol,yordam gibi anlamlara gelen edep kelimesinin çoğulu olan âdâb, hadisöğrenim ve öğretiminde ahlâk ve terbiye kurallarına göre uyulması gerekenyerleşik esaslar, günümüz tabiriyle bilimsel etik kuralları demektir.

Hadis usûlü kitaplarında “âdâbü’l-muhaddis”,âdâbü tâlibi’l-hadîs gibi ayrı başlıklar altında yer almış, hatta pek çok müelliftarafından müstakil eserlere konu edilmiştir. Bunların en meşhurlarından biri,Hatîb el-Bağdâdî’nin el-Câmi’ li ahlâki’r-râvî ve âdâbi’s-sâmi’ adlı hacimlieseridir.

Hadis öğrenme ve öğretme âdâbı, öğrenen (öğrenci) ve öğreten (hoca)açısından iki başlıkta ele alınabilir:

A) Öğrencinin Uyması Gerekenler;

1. İhlâs ve İyi Niyet; Hadis öğrencisinin öncelikle Allah rızasını kazanmaya yönelik samimi birniyetle ve karşılığını yalnızca Allah’tan bekleyerek ilim tahsiline başlaması,bunun dışında para, makam ve şöhret gibi hiçbir dünyevî menfaatiamaç edinmemesi gerekir.Büyük muhaddis Süfyân es-Sevrî de “Allah rızasınıkazanmak için hadis öğrenmekten daha üstün hiçbir amel bilmiyorum”demiştir.

2. Öğrendiğiyle Amel Etmek; Allah Kur’an-ı Kerîm’de, bildiği ile amel etmeyenleri kitap taşıyanmerkeplere benzetmiştir (62Cum’a, 5). Ünlü sahâbî İbn Mes’ûd, on âyetezlerleyince onlarla amel ettiklerini ve manalarını öğrenmedikçe başkaâyetlere geçmediklerini söylemiştir.

3. Hadisi Ehlinden Almaya Çalışmak; Hadis öğrencisi, bilgisi, ahlâkı ve dindarlığı ile tanınmış hocaları bulup onlardan hadis öğrenmeye çalışmalı; gerekirse geçmişte yapıldığı gibi bu uğurda yorucu ilim yolculuklarını göze almalıdır. Eskiler, “Hadis tahsiliiçin yolculuk yapmayandan olgunluk bekleme” demişlerdir.

4. Hocaya Saygı Göstermek; Öğrenci, huzurunda bulunsun veya bulunmasın hocasına saygıda kusuretmemeli, onu yüceltmeli, yanılıp tökezlemesini asla temennietmemelidir. Bu, aynı zamanda ilme ve hadise saygının bir gereğidir.

5. Arkadaşlarıyla Bilgi Paylaşmak; Öğrencinin hadis öğrenmekten elde ettiği en önemli kazanç, öğrendiğini arkadaşlarıyla paylaşmak ve onlarla müzakeresini yapmaktır.

6. İlmî ve Tedricî Bir Metod Takip Etmek; Öğrenmede son derece önemli olan bu ilke çoğu zaman göz ardı edildiği için öğrencide yorgunluğa, bıkkınlığa ve hatta hayâl kırıklığına yolaçabilmektedir. Bu nedenle öğrenci, hadis okumalarını belli bir programdâhilinde bir sıraya göre sabırla sürdürmelidir.

7. Hadis Usûlüne Önem Vermek; Öğrenci önce kendi diliyle yazılmış, kolayca okunupanlaşılabilir bir-iki hadis usûlü kitabı okumalı, daha sonra temel usûlkaynağı niteliğindeki Arapça klasik hadis usûlü eserlerini mütalâaetmelidir. Ayrıca öncelikle ilk dönem hadis tarihi olmak üzere, rivâyet,râvî ve eser boyutuyla hadisin tarihî süreçteki gelişim seyrine ilişkinkaynaklar okunmalıdır.

HOCANIN UYMASI GEREKENLER

1. İhlâs ve İyi Niyet; İhlâs ve samimiyet, bütün işlerin özüdür.Kalbini makam ve şöhret gibi dünyevî çıkarlardan arındırmalı, niyeti Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak olmalıdır.

2. Üstün ahlâka sahip olmak; İslâmî ilimler, üstün ahlâk, karakter ve istikamet üzere onurlu bir hayatyaşamayı gerektiren yüce ilimlerdir. Hadis ilmi bunların başında gelir.Muhaddis de bu yönüyle diğerlerinden önde olması yaraşır.

3. Hocalık Ehliyetine Riâyet; Hoca, ilim ve yaş bakımından rivâyet ehliyetine sahip olmadıkça hadisokutmaya kalkışmamalıdır. Hocalık yapmaya başlama yaşı olarak ileri sürülen 33, 40 veya 50 rakamlarını tartışmayı bir tarafa bırakarak İbnü’sSalâh’ın bu konuda ortaya koyduğu prensibi hatırlatmakla yetinelim.“Hadis hocalığı yapacak kimsenin hadis birikimine ne zaman ihtiyaç duyulursa, yaşı ne olursa olsun, hadis rivâyetine başlayıp ilmi yaymasıuygun olur.”

4. Bunama Halinde Hocalığı Bırakmak; Bunama, önemli bir rivâyet kusurudur. Bu nedenle, yaşı kaç olursa olsun bunama belirtileri gösterip rivâyetleri karıştırmaya (ihtlât) başlayan birmuhaddisin hadis rivâyetinden el çekmesi veya çektirilmesi gerekli görülmüştür. Ancak bunama durumu gözükmese de uzun yaşayan bir hadisçinin rivâyeti bırakma yaş sınırı seksen olarak belirlenmiştir.

5. Kendisinden Üstün Olanlara Öncelik Vermek; İslâm kültüründeki ilim anlayışının en önemli özelliklerinden biri, yaşa ve liyakata saygıdır. Bu nedenle, yaş veya ilim yönünden kendinden üstünbir âlimin yanında hocalık yapmamak, gerekirse öğretim önceliğini üstünolana vermek ilim âdâbındandır.

6. Hadise Saygı ve Hadis Meclisine Özen Göstermek; Hz. Peygamber’in sözleri ve fiileri demek olan hadise hürmet duyguları beslemek, Hz. Peygamber’e saygının gereğidir. Bu nedenle hadisokutacak muhaddis, önce zihnen ve ruhen buna hazır olmalıdır. Dersine iyi hazırlanmalı, hadis okutacağı meclise temiz ve düzgün bir kılıkkıyafetle gelmelidir. Bu edebin en güzel örneği, yolda, ayaküstü, alelacele hadis rivâyet etmekten hoşlanmayan İmam Mâlik’te görülür.

7. Eser Yazmak ve Bilimsel Faaliyette Bulunmak; İlimde belli bir seviyeye ulaşan muhaddisten beklenen bir davranış da döneminin ve içinde yaşadığı toplumun her türlü ihtiyaç ve problemlerinide dikkate alan bir anlayışla ilmî faaliyetlerde bulunmak ve bu çerçevede eser yazmaktır

ÜNİTE7

1)Raviler hakkında toplanan bilgilerin yazıldığı eserler verilen isimler nedir?
C)Tarih tabakat rical vefeyat vb.

2)Ravinin hadis ilmindeki tanımı nedir?
C)Belli usullere göre hadisi alıp (tahammül) bu usullere uygun rivayet lafızları kullanarak başkalarına nakleden(eda) kimsedir.

3)Ravi kelimesinin eş anlamlısı olarak kullanılan kelimeler nelerdir?
C)Nakil ve racul

4)Tabaka nedir?
C)Hadiste yaş ve öğrenim /isnad veya sadece öğrenim bakımından birbirine yakın raviler grubudur.

5)Sahabe’nin kavram olarak tanımı nedir?
C)Hz. Peygamberi ona iman etmiş olarak gören (ru’yet)veya onunla karşılaşan (lika)ve Müslüman olarak ölen kimsedir.Sahib eş anlamlısıdır.

6)Hz. Peygamber’i bilinçli olarak görmemiş olan bebek ve çocukların sahabilik durumu nedir?
C)Hz. Peygamber tarafından görülmüş olma şerefine ulaşmaları bakımından sahabi fakat rivayetleri sahabeye dayanması bakımından büyük tabiin tabakasından sayılır.

7)Hz.Peygamber’i sadece defnedilmeden görenlerin sahabilik durumu nedir?
C)Tercih edilen görüşe göre sahabi sayılmazlar.

8)Raviler hakkındaki biyografik kitapların içeriği ne hakkındadır?
C)Ravilerin şahsi dini ilmi kimik ve kişilikleri hakkındadır.

9)Sahabiliğin tespit yolları nelerdir?
C)Tevatür:Hulafa-i raşidin Aşere-i mübeşşere önde gelen birçok sahabinin sahabiliği tevatürle sabittir.
Şöhret: Dımam b. Sa’lebe ve Ukkaş b. Mihsan gibilerin sahabilikleri shabi olduklarına dair yaygın/meşhur bilgiye dayanır.
Şahitlik: Meşhur bir sahabinin başka birinin sahabi olduğuna dair şahitlik etmesidir.Hammade b. Devsi’nin sahabiliği Ebu Musa el- Eş’ari’nin şahitliğine dayanır.
İkrar:Adil bir kimsenin kendisinin sahabi olduğunu söylemesidir.

10)Sahabe kaç tabakaya ayrılır?
C)Üç tabakaya ayrılır.Yaşı büyük sahabiler orta yaşlı sahabiler yaşı küçük sahabiler.

11)Müsned müellifi Baki b. Mahled’in 1013 sahabnin adını verdiği risalesinin ismi nedir?
C)Kitabü’l Adad

12)Muksirun sahabi ne demektir?
C)1000’den fazla hadis rivayet etmiş sahabi demektir.

13)Mukillun sahabi kime denir?
C)Rivayeti bine ulaşmayan sahabilere denir.

14)Muksirun sahabiler sırasıyla kimlerdir?
C)Ebu Hureyre-5374 hadis
-Abdullah b. Ömer-2630 hadis
-Enes b. Malik -2286 hadis
-Hz. Aişe-2210
-Abdullah b. Abbas-1660 hadis
-Cabir b. Abdullah -1540 hadis
-Ebu Said el- Hudri-1170 hadis

15)Abadile diye anılan sahabilere niçin bu isim verilmiştir?
C)Hz. Peygamber’den sonra uzun süre yaşayıp Müslümanların çeşitli problemlerinin çözümü konusunda bilgi ve tecrübelerine başvurulan birer bilge konumuna geldikleri için bu isim verilmiştir.

16)Abadile diye anılan sahabiler kimlerdir?
C)Abdullah b. Abbas-Abdullah b. Ömer-Abdullah b.Zübeyr-Abdullah b.Amr

17)Sahabe genelinde en son vefat eden kimdir?
C)110 yılında Mekke’de vefat eden Ebut- Tufeyl Amir b. Vasile el-Leysi

18)Şehir ve bölgeler özelinde en son vefat eden sahabiler kilerdir?
C)Cabir b. Abdullah >Medine
Enes b. Malik>Basra
Abdullah b. Ebi Evfa>Kufe
Abdulah b. Büsr>Şam
Ebu Ubeyy Abdullah b. Haram>Filistin
Ürs b. Amira<Cezire
Hirmas b. Ziyad>Yemame
Abdullah b. El-Haris>Mısır

19)Sahabenin adil olması ne anlama gelir?
C)Kasıtlı olarak Hz. Peygamber’e yalan isnad ettiklerinin bilinmemesi anlamındadır.

20)Tabii’nin hadis ilmindeki manası nedir?
C)Mü’min olarak bir veya daha fazla sahabi ile karşılaşan ve Müslüman olarak ölen kimsedir.

21)Fukaha-i Seb’a kimlerdir?
C)Said b. El- Müseyyeb Harice b. Zeyd Ebu Seleme b. Abdirrahman Ubeydullah b.Abdullah b. Utbe ve Süleyman b. Yesar

22)Muhadramun kime denir?
C)Cahiliye ve İslam devirlerine yetip Hz. Peygamber zamanında Müslüman olduğu halde O’nu görememiş kimseye denir.

23)Muhadramun a örnek veriniz.
C)Üveys el-Karani Ebu Osman en- Nehdi ve Alkame b.Kays

24)Etbau’t-Tbiin kime denir?
C)Mü’min olarak tabiinden bir veya birkaç kişiyle karşılaşan ve Müslüman olarak ölen kimseye denir.

25)Cerh nedir?
C)Gerekli tenkid şartalarını taşıyan güvenilir bir alimin bir raviyi kendisinde veya rivayetinde tespit ettiği geçerli bir kusurdan dolayı tenkid etmesidir.

26)Ta’dil nedir?
C)Bir ravinin kendisine veya rivayetine bakarak güvenilir olduğunu açıklamaktır.

27)Cerh ve Ta’dil ilmi nedir?
C)Rivayetlerin kabulü veya reddi açısından raviler inceleyip özel lafızlar kullanarak durumları açıklayan hadis ilmidir.
>>Cerh edene carih cerh edilene mecruh ta’dil edene muadil veya müzekki ta’dil veya tezkiye edilene adil veya adl cerh ve ta’dil faaliyetine tenkid bu faaliyeti yapana da münekkid denir.

28)Cerh Ta’dil şartları nelerdir?
-Münekkidin kendisi cerh edilmiş olmamalı
-Doğru sözlü ilim ve takva sahibi
-Cerh-Ta’dil sebepleri ile lafızlarının anlamını iyi bilmeli
-Cerh-Ta’dil adabına uyarak tenkide ılımlı olmalı
-Ravinin kusurları yanında iyiliklerinden de bahsetmeli
-Gerektiğinde ve gerektiği kadar cerh etmeli

29)Tenkiddeki tavırları açısından münekkidler kaça ayrılır örnek veriniz.
C)Üç gruba ayrılır: 1-Katı/müteşeddid>>Yahya b. Said el-Kattan İbn-i Main Ebu Hatim er-Razi
2-Gevşek/mütesahil>>Tirmizi ve Hakim
3-Ilımlı/mu’tedil>>Ahmed b. Hanbel Buhari Ebu Zür’a er- Razi ve İbn-i Adi

30)Bir hadisin kabul edilebilmesi için ravide bulunması gereken özellikler nelerdir?
C)Adalet ve zabt

31)Hadis ilminde adalet nedir?
C)Genel anlamıyla ravide bulunması gereken rivayet ehliyetidir.

32)Adaletin unsurları neledir?
C)İslam-Hadisi öğrenirken değil naklederlken şart
Buluğ-Hadisi öğrenirken de öğretirken de şart
Akıl-‘’ ‘’ ‘’ ‘’
Fısktan uzak durmak/takva-davranışlarında iyilik ve dindarlık ağır basan kimse diğer şartları da taşırsa adil sayılır.
Mürüvvet.

33)Fısk nedir?
C)Büyük günah işlemek ve küçük günah işlemede ısrar etmektir.

34)Mürüvvet nedir?
C)Onurlu yaşama güzel ahlak ve adaba uyma ve dinin hoş gördüğü geleneklere saygı gösterme olgunluğudur.

35)Adaleti tespit yolları nelerdir?
C)Şöhret ve tezkiye

36)Şöhret nedir?
C)Bir ravinin yaşadığı toplumda adil bir kimse olarak ün yapmasıdır.

37)Tezkiye nedir?
C)Kendisi adil olan bir kimsenin adil olup olmadığı bilinmeyen bir şahsı temize çıkarmasıdır.Ta’dil ile eş anlamlıdır.
Yrıca bir ravinin rivayetinin Sahihayn’da geçmesi o ravi için bir ta’dil göstergesidir.

38)Zabt nedir?
C)Ravinin rivayet konusunda duyarlı dikkatli ve bilgili olmasıdır.Böyle raviye zabt sahibi veya zabit denilir.

39)Hıfz zabtı nedir?
C)Bir ravinin dinlediği bir hadisi dilediği anda hatırlayıp ezberinden nakledecek şekilde sağlam ezberlemesidir.

40)Kitap zabtı nedir?
C)Bir ravinin hadislerinin yazılı olduğu kitabını her türlü değiştirme ve sokuşturmadan korumasıdır.

41)Zabtın unsurları neledir?
C)a)Teyakkuz: Ravinin rivayetlerini iyi bilmesi tanıması ve başkalarının rivayetlerinden ayırabilme dikkatini göstermesidir.
b)Hıfz: Ravinin ezberleme güç ve yeteneği hadisi tam ve sağlam bir şekilde ezberleyip aklında tutma kabiliyetidir.
c)Kitabı korumak
d)Mana ile rivayette lafızların anlamını bilmek: Hadisi lafzı değilde manası ile rivayet eden ravi mana ile rivayet şartlarına sahip olmalı.

42)Zabtın tespit yolları nelerdir?
C)Mukayese ve imtihan

43)Mukayese şekilleri nelerdir?
C)-Ashabın rivayetlerini birbirleriyle karşılaştırmak
-Bir muhaddisin rivayetlerini değişik zamanlarda karşılaştırmak
-Bir hadis hocasının birkaç öğrencisinin rivayetlerini karşılaştırmak
-Hoca ile akranlarının rivayetlerini karşılaştırmak
-Kitaptaki rivayeti ezberdeki veya başka bir kitaptaki ile karşılaştırmak
-Hadisi Kur’an ile karşılaştırmak.

44)İmtihan nedir?
C)Ravilerin rivayet bilgilerini haberli veya habersiz olarak yoklamaktır.
>>Bu yöntemin en meşhur örneği Buhari’nin tabi tutulduğu zabt imtihanıdır.

45)Hadis münekkidlerine göre raviler derecelerine göre kaça ayrılır?
C)Üçe ayrılır: a)Hıfz ve itkan sahibi olanlar
b)Bazen yanılmakla birlikte hadisleri genellikle sahih olanlar
c)Genellikle hata yapan ve yanılanlar(bunların hadisleri alınmaz)

46)Zabtı bozan haller nelerdir?
C)-Hadis öğrenimi veya öğretimi esnasında uyuklamak
-Sahih bir nüsha ile karşılaştırılmamış kitaptan hadis rivayeti
-Telkine açık olmak
-Çokça şaz ve münker hadis rivayet etmek
-Rivayet hatalarında inadına direnmek

47)Kimlerin hadisine sahih hasen ya da zayıf denir?
C)Zabtı tan olan ravinin hadisine sahih eksik olanın hadisine hasen gevşek ve zayıf olanın hadisine zayıf hadis denir.

48)Metain-i aşere terimi ne için kullanılır?
C)Ravinin cerhine sebep olan kusurlar beşi adalet beşide zabt sıfatıyla ilgili olmak üzere on noktada toplanır.İşte bu kusurlara metain-i aşere denir.

49)Adalet sıfatıyla ilgili kusurlar nelerdir?
C)-Kizbü’r-ravi(yalancılık)
-İttihamü’r-ravi bi’lkizb(yalancılıkla itham)
-Fısku’r-ravi(fasıklık)
-Bid’atü’r-ravi(bid’atçilik)
-Cehalet(bilinmezlik)

50)’’Yalancının cezası doğru sözlerinin de reddedilmesidir.’’sözü kime aittir?
İbnü’l-Mübarek’e aittir.

51)Ahmed b. Hanbel’in yalancı ravi hakkında görüşü nedir?
C)Hadiste yalan konuşup sonra da tevbe eden ravinin bu tevbesinin Allah ile kendisi arasında kaldığı artık bir daha ondan hadis alınamayacağını belirtir.

52)Yalancılıkla itham edilen ravinin rivayetleri kabul edilir mi?
C)Böyle bir ravi yalancılıkla itham edilmesine sebep olan söz ve davranışlarından tövbe ederse sonraki rivayetleri kabul edilir.

53)Rafiziliğin bir kolu olan ve yandaşları lehine yalan konuşmayı dini bir görev sayan mezheb hangisidir?
C) Hattabiye’dir.

54)Küfrü gerektiren bid’at(bid’at-i mütefekkire)’e örnek verin.
C)Allah’ı cisimlere benzetmek(tescim) O’nun cüziyyatı bilmediğini söylemek ilahlığın Hz.Ali veya bir başkasına geçtiğine inanmak(hulul).Bunların rivayetleri ittifakla reddedilmiştir.

55)Adalet sıfatıyla ilgili kusurlardan cehaletin manası nedir?
C)Ravinin zatının veya durumunun bilinmemesi demektir.

56)Raviler şahısları ve vasıfları bilinmeme yönünden kaç kısımdır açıklayın.
C)İki kısımdır. Şhısları ve vasıfları bilinenler ya adildir veya mecruh bilinmeyenler mechul ravilerdir.

57)Mechulü’l ayn ve mechulü’l hal nedir?
Mechulü’l ayn:Hadis öğenimi ve öğretimiyle meşhur olmayan kendisinden tek bir kişinin hadis rivayet naklettiği kimsedir. (rivayeti kabul edilmez)
Mechulü’l hal: Kendisinden iki veya daha fazla kimse adını vererek hadis rivayet ettiği halde hakkında cerh veya ta’dil hükmü verilmediği için adil olup olmadığı bilinmeyen ravilerdir.

58)Mestur’da denilen mechulü’l hal raviler kaç kısımdır açıklayın.
C)İki kısımdır. a)Adaleti zahiren ve batınen mechul olanlar(bunların rivayetleri reddedilir)
b)Adaleti zahiren var olup batınen mechul olanlar(rivayetleri bazı muhaddisler tarafndan makbul sayılmıştır)

59)Zabt sıfatıyla ilgili kusurlar nelerdir?
1-Kesretü’l galat: (çok hata yapmak)
2-Fartu’l gafle: (çok yanılmak)
3-Vehim: (yanılma)
4-Muhalefetü’s-sikat: (sika ravilerine muhalefet)
5-Süü’l hıfz: (kötü hafıza)

60)İllet ve muallel hadis nedir?
C)Vehim sonucu meydana gelen kusura illet denir.
Vehim kusurlarının bulunduğu hadise muallel hadis denir.

61)Vehim nedir?
Ravinin rivayet kurallarını bilmemesi sebebiyle doğru zannederek yanlış hadis rivayet etmesidir.

62)Münker ma’ruf şaz ve mahfuz hadisi açıklayın.
C)Zayıf ravinin sika ravinin rivayetine aykırı düştüğü hadisine münker aykırı düştüğü hadise ma’ruf sika ravinin kendisinden daha sika ravinin hadisine şaz aykırı düştüğü hadise mahfuz denir.

63)İhtilat nedir?
C)Sika olan bir ravinin hastalık veya bunama gibi doğal veya arızi sebeplerle hafıza kaybına uğraması ve rivayetlerini karıştırır hale gelmesidir. Bu durum rivayetin kabulüne engeldir.

64)Tearuz nedir ve çeşitleri nelerdir?
C)Bir ravi hakkında bağdaştırılamayacak tarzda hem cerh hem ta’dil bulunması anlamına gelen tearuz aynı münekkidden kaynaklanan ve farklı münekkidden kaynaklanan tearuz diye ikiye ayrılır.

65)Bunların hükümleri nedir?
C)Aynı münekkidden kaynaklanan tearuzda münekkidin son tenkid hükmü geçerlidir.
Farklı münekkidden kaynaklanan tearuzda raviyi ta’dil edenler sayıca çok olsa da gerekçesi açıklanan cerh geçerlidir.

66)Cerh-Ta’dil lafızları ne demektir?
C)Hadis münekkidleri cerh ta’dil kurallarına göre tenkid ettikleri ravileri güvenirlik durumlarına göre sınıflandırmışlar her birinin güvenirlik derecesini bazı ifadelerle belirtmişlerdir.Bu ifadelere denir.

67)Cerh-ta’dil lafızlarını ilk açıklayan müellif kimdir?
C)İbn-i Ebi Hatim er-Razi’dir.

>>Cerh ve ta’dil lafızlarını Arapça oldukları için geçiyorum.

68)Ta’dil lafızlarının hükmü nedir?
1. ve 2. Derece lafızlarla ifade edilen ravinin hadisi en sahih
3.Derece sahih 4. Derece hasen li zatihi 5. Derece hasen li zatihi ve hasen li gayrihi 6. Derece hasen li gayrihi.

69)Cerh lafızlarının hükmü nedir?
C)İlk iki derecedeki lafızlarla cerhedilen ravilerin hadisleri itibar(karşılaştırmak)için alınır. Son dört derecedekilerle cerh edilenlerin hadisi delil olmaz itibar için yazılmaz şahid olarak kullanılmaz.

70)Ravi biyografileri ne zaman tedvin edilmeye başlamıştır?
Etbaü’t-tabiin döneminde

71)Ravilerin hocalarından öğrenip hadislerle aynı malzeme üzerine kaydettikleri kısa bilgi notlarının bir araya getirildiği eserlere ne denir?
C)Süalat denir.

72)Tarih tabakat ve ilel kitaplarına örnek verin.
C)Tarih: Yahya b. Main İbnü’l Medini Buhari İbn-i Ebi Heyseme ve Zehebi
Tabakat: Muhammed b. Sad Halife b. Hayyat İmam Müslim
İlel: Ahmed b. Hanbel Derukutni.

ÜNİTE8

1)Tahammül ve eda nedir?
C)Bir hadisi belli esaslara uyarak öğrenmeye tahammül onu ezberden veya bir kitaptan usulüne uygun olarak rivayet etme eda denir. İkisi bir arada tahammülü’l ilm kavramıyla ifade edilir.

2)Sahabe hadisleri nasıl öğrenmekteydi?
C)Bizzat Hz. Peygamber’den işiterek (muşahafe) onun davranışlarını görerek (müşahade) veya diğer sahabiler vasıtasıyla öğrenmekteydi.

3)Kendisinden hadis yazmak isteyenlere ‘’Bizim Rasulullah’tan ezberlediğimiz gibi siz de ezberleyin’’diyen sahabi kimdir?
C)Ebu Said el-Hudri

4)Kimin zamanında hadis tedvini başlamıştır?
C)Halife Ömer b. Abdulaziz’in emriyle resmi hadis tedvini başlamış ve bu durum yazılı hadis metinlerinin çoğalmasına yol açmıştır.

5)Hadislerin yazıya geçirilmesinin olumsuz yönü ne olmuştur?
C)Ehil olmayanların da hadise el atmasına yol açmıştır.

6)Tashif ve tahrif nedir?
Hadisteki nokta ve harf hatalarıdır.

7)Muhaddislerin hadislerin hatasız naklini temin için aldığı tedbirler nelerdir?
C) –Sahifelerden yapılan istinsahlarda hatalar olacağına dikkat çekmek(Ma’mer b. Raşid mr b. Dinar Haccac b. Ertat Yahya b. Kesir Nafi Eyyub es-Sahtiyani gibi alimler böyle yapmıştır)
-Sema’ ve kıraat metotları geliştirmek.

8) Sahafi kime denir?
C)Hadis âlimleri doğrudan sahifelerden rivayet edenleri sahafi diye tanıtmışlardır.

9)Ehil olmayanların eline geçer endişesiyle kitaplarını imha eden ya da edilmesini vasiyet eden muhaddisler kimlerdir?
C)Urve b. Zübeyr Yahya b. Ebi Kesir Eyyub es-Sahtiyani Hammad b. Seleme Abdullah b. Mübarek.

10)Hadis öğrenim ve öğretim metodları nelerdir?
C)-Sema’ ve kıraat
-İcazet münavele ve mukatebe
-İ’lam vasıyyet vicade

11)Sema’nın terim manası nedir?
C)Hadis hocasının (şeyh) hadisleri okuması talebenin veya talebelerin de bizzat işiterek hadisleri almalarıdır.

12)Terim olarak imla’ nedir?
C)Hocanın hadisi talebeye yazdırmasıdır.

13)Hadis almanın en güvenilir usulü hangisidir?
C)İmla’dır.Hadisleri yazdıran hocaya mümli yazan öğrenciye de müstemli denilirdi.

14)Kıraat nedir?
C)Terim olarak talebenin hadisleri bizzat hadis hocasının okuması veya başkasının okuduğunu işitmesi suretiyle hadisi almasıdır.

15)Arz nedir?
C)Hadis alimlerinin çoğuna göre bir şeyi bir kimseye sunmak göstermek manasındadır. Kıraatla eş anlamlı olarak kullanmışlardır.

16)Hadislerin aslına uygun olarak nakli için en isabetli metot nedir?
C)Sema’dır.

17)İcazet nedir?
C)Sema’ ve kıraat olmaksızın hadis âliminin belli şartlar dahilinde rivayetlerini öğrencisinin rivayet etmesine izin vermesidir.

18)İlk dönemlerde icazet nasıl verilirdi?
C)Sözlü olarak verilirdi.

19)İcazet ne zaman yazılı verilmeye başlandı?
C)Yaklaşık 5. yy.da medreselerin kuruluşundan sonra.

20)Müciz müsteciz mucazün bih nedir?
C)İcazet veren hocaya müciz icazet isteyen öğrenciye müsteciz veya mücazün leh icazete konu olan ve rivayetine izin verilen hadis sahife veya kitaba mücazün bih denir.

21)İcazet türleri nelerdir?
C) a)Muayyen icazet: Hocanın talebesine rivayetlerinin yazılı olduğu belli bir kitabı rivayet etmesi için izin vermesi-Bu kabul edilmiştir.
b)Kitap belirtmeden verilen icazet: Bazı âlimler kabul etmiş bazıları etmemiştir.
c)Umumi icazet:Alimlerin çoğu bu tür icazeti doğru bulmamıştır.
d)Belirsiz bir kitap için veya belirsiz bir şahsa verilen icazet: Geçersizdir.
e)Şarta bağlı icazet: Kabul edilmemiştir.
f)Doğmamış çocuğa verilen icazet: Kabul edilmemiştir.
g)Mümeyyiz olmayan çocuğa verilen icazet: Âlimlerin çoğu kabul etmemiştir.
h)İleride elde edilecek rivayetlere verilen icazet: Geçersizdir.
I)İcazetle elde edilen hadisleri veya kitabı rivayet etmeye verilen icazet: Bazı alimler kabul etmiştir.

22)Münavele nedir?
C)Hadis hocasının hadislerini ihtiva eden kitabını rivayet etmesi için talebesine elden vermesi veya kitabın kendisine ait olduğunu ifade etmesidir.

23)İcazetli münavele nedir?
C)Hoca rivayet hakkına sahip olduğu hadisleri öğrencisinde kalmak veya yazıp iade etmek üzere verirken bunları rivayet etmesine de izin vermesidir.

24)İcazetsiz münavele nedir?
C)Hocanın talebeye nüshayı verirken rivayetine izin verip vermediğini söylememesidir.

25)Mükatabe nedir?
C)Hadis hocasının rivayet hakkı bulunan hadislerinin tamamını veya bir kısmını yakında ya da uzakta bulunan bir kimseye göndermesidir.

26)İcazet münavele mukatebe metodlarıyla rivayet hakkı verirken –kısaca- nelere dikkat edilirdi?
C)Hadis alimleri yazılı metinleri kontrol eder varsa hataları düzeltir ve hadis öğrencisinin güvenirliğine dikkat ederdi.

27)İ’lam nedir?
C)Hadis hocasının hadis veya hadis kitabını rivayeti için herhangi bir açıklamada bulunmadan öğrenciye göstererek bunları sema’ yoluyla aldığını ifade etmesidir.

>>>İ’lam hadis rivayeti için sağlıklı ve yaygın bir metot değildir.

28)Vasiyyet nedir?
C)Hadis hocasını n rivayet ettiği bir kitabı ölümünden veya seyahate çıkmadan önce birisine vasiyet etmesidir.

29)Vicade nedir?
C)Bir kişinin herhangi bir ravinin hadis kitabı müellifinin el yazısı ile yazılmış kitabını veya bazı hadislerini bulup ele geçirmesidir.

30)Rivayet döneminde hadisler sırasıyla hangi metotlarla nakledilirdi?
C)Çoğunlukla sema ve kıraat metotlarıyla bunlara imkan bulunmadığında icazet münavele mukatabe metotlarıyla nakledilirdi.İ’lam vasiyet ve vicade metotlarına nadiren başvurulurdu.

31)Nakil döneminde hadis rivayetinde izlenen metotlar nelerdir?
C)İcazet metodu yaygınlaşmış ve vicade metodu kullanımı da artmıştır.

32)Rivayet lafızları niçin kullanılmıştır?
C)Hadisin hangi metotla rivayet edildiğini belirtmek için kullanılmıştır.

33)Hicri 3. Asırda en çok kullanılan lafız hangisidir?
C)An haddesena ahberena.

34)Sema metoduna delalet eden en üstün lafız hangisidir?
C) Semi’tü’dür.Bunun dışında haddeseni ve haddesena.

35)Kıraat metoduna delalet eden lafızlar hangileridir?
C) Kara’tü kara’na ala fülan aradtü ahbereni ahberena

36)İcazet metoduna delalet eden lafızlar hangileridir?
C)Ecaze li enbeena a’tani habbereni habberena

37)Münavele metoduna delalet eden lafızlar hangileridir?
C)a’tani defaa ileyye kitabehu.

38)Mükatabe metoduna delalet eden lafızlar hangisidir?
C)Ketebe ileyye fülan.

39)Vasiyyet metoduna delalet eden lafız hangisidir?
C) Evsa ileyye

40)Vicade metoduna delalet eden lafızlar hangileridir?
C) vecedtü vecettü bi hatti fülan kara’tü fi kitabi fülan kara’tü fi kitabi fülan bi hattihi belegani.

41)Rivayet metotlarının hepsine delalet eden lafızlar hanfileridir?
C) an-enne fülan kale.

42)Hadis âlimleri hangi lafızla yapılan rivayetleri hoş görmemiştir ve niçin?
C) kale.Çünkü bu lafız hicri 2. Ve 3. Asırlarda genellikle munkatı’(isnadı kopuk)rivayetlere veya tedlise delalet ederdi.

43)Rivayet metotlarının kullanımdaki mastarları nelerdir?
C) haddesena için tahdis ahberena için ihbar an için an’ane.

44)Hadis rivayet etmek için yapılan yolculuğa ve bunu yapana ne denirdi?
C)Bu yolculuğa er-Rihle fi talebi’l-hadis yolculuğu yapana rahhale cevvale tavvafü’l-ekalim denirdi.

45)Hadis yolculuklarının en yoğun olduğu ve sona erdiği dönem nedir?
C)Yoğun olduğu2.-4. Yy.
5.yy.da medreselerin 6. Yy.da ise darulhadislerin açılmasıyla bu yolculuklar önemli ölçüde son bulmuştur.

46)Kitapların naklinde uygulanan kurallar nelerdir?
a)Hata düzeltilmeden hatalı kısım üzerine dikkat çekmek için sah işareti konur.
b)sah işareti konur ve kenara doğrusu yazılır.
c)Hatalı kısmın üstüne yazıya temas etmeyecek şekilde çizgi çizilir.
d)Hatalı kısmın üzeri çizilerek iptal edilir.
e)Hatalı kısmın başına ve sonuna (0…0)şeklinde boş daire konulur.
f)Hatalı kısma yan yana noktalar(…)konulur.
g)Hatalı kısma < > şeklinde işaret edilir.
h)Hata yapılan kısma sehv kelimesi yazılır.

47)Keşt ve mahv nedir nasıl değerlendirilir niçin?
C)Yazının bıçak gibi keskin bir aletle kazınması keşt mürekkebin ıslak parmak veya bez parçasıyla silinmesi mahv’dır. Bunlara ısrarla karşı çıkılmıştır.Çünkü yazılı metinler ehil olmayan kişilerce hatalı olarak düzeltilebilir.

48)Lahak nedir?
C)Metin içerisinde tespit edilen noksanlıkların yazının okunmasını engellememesi için kitabın kenarına ilave edilmesidir.

49)Sema’ ve kıraat kayıtları nedir?
C)Nüshanın hocadan alındığının yer ve zamanı bildiren ve öğrenciye rivayet hakkı veren bir belgedir.

50)İcazet kaydı nedir?
C)Öğrencinin bu nüshayı rivayet yetkisinin bulunduğunu ifade eden belgedir.

51)Belağ kaydı nedir?
C)Yazma eserlerde metnin kontrolden geçtiğini ifade eder.

52)Mukabele nedir?
C)Eserin farklı yollarla gelen rivayetlerini ve farklılıklarını bir araya getirme işlemidir.İşlemin sonunda mukabele kaydı düşülür.

53)Arapçada benzer harf ve kelimelerin yanlış okunmasını önlemek amacıyla yazılan kitaplar ve müellifleri kimlerdir?
C) Askeri’nin Tashifü’l Muhaddisin Hattabi’nin İslahu galati’l Muhaddisin

54)Müttefik ve müfterik isimli kitaplar niçin yazılmıştır?
C)İsimleri aynı olduğu için karıştırılan ravileri ayırt etmek için yazılmıştır.

55)Mü’telif ve muhtelif isimli kitaplar niçin yazılmıştır.
C)Yazılışları aynı okunuşları farklı isimlerin karıştırılmasını ayırt etmek için yazılmıştır.

56)Mübhemat kitapları niçin yazılmıştır?
C)İsnatlarda adı geçen kimliği kapalı isimlerin kimliklerini ayırt etmek için yazılmıştır.

57)Hadis kitabı okuma usulleri nelerdir?
-Okuyup geçme yöntemi: Genellikle bir hadis kitabının sahanın uzmanı âlimler arasında okunması durumunda uygulanır.
-Açıklama ve araştırma yöntemi: Bir hadis kitabının talebelere okunması durumunda uygulanır.
-Geniş açıklamalı yöntem: Bir hadis kitabının halka yönelik okunması durumunda uygulanır. Bu yöntem daha çok kıssacıların başvurduğu bir usuldür.

ÜNİTE9

1)Haber-i vahid kaça ayrılır tanımlayın.
C)Makbul hadisler ve merdud hadisler diye ikiye ayrılır. Hz. Peygamber’e ait olma ihtimali fazla olanlara makbul az olanlara merdud denir.

2)Makbul hadis kaça ayrılır?
C)Sahih ve hasen diye ikiye ayrılır.

3)Sahih hadis nedir?
C)Senedinin başından sonuna kadar sika(adalet ve zabt sahibi)ravinin sika raviden rivayet ettiği şazz ve muallel olmayan hadistir.

4)Sahih hadisin özellikleri nelerdir?
C)-Ravilerinin sika olması
-Ravileri arasında kopukluk olmaması yani senedinin muttasıl olması
-Şazz yani diğer ravilerin rivayetlerine aykırı olmaması
-Muallel yani sahihliğine zarar verecek gizli bir kusurun olmaması

5)Sahih hadis kaça ayrılır?
C)Sahih li zatihi ve sahih li gayrihi diye ikiye ayrılır.

6)Sahih li zatihi ve li gayrihi nedir?
C)Sahih li zatihi: Sahihlik özelliklerini bizzat taşıyan hadistir.
Sahih li gayrihi: Sahihlik niteliğini zikredilen özellikler bizzat kendisinde bulunmadığı için başka hadisin desteğiyle kazanan hadis demektir.

7)Sahihayn hangi hadis kitaplarını ifade eder?
C)Buhari ve Müslim’in el-Cemi’s Sahih isimli kitaplarını ifade eder.

8)Sahihaynda bulunan bir hadise ne denir?
C)Müttefekün aleyh üzerinde ittifak edilmiş hadis denir.

9)Hasen hadis nedir?
C)Sahih hadisin bütün niteliklerini taşıdığı halde ravilerinden birinin veya birkaçının zabt sıfatı tam olmayan hadistir.

10)’’Senedinde Hz. Peygamber’e iftira etmekle itham edilen kimse bulunmayan şazz da olmayan ve başka bir yönden benzeri rivayet edilen hadis bize göre hasendir.’’ Sözü kime aittir?
C)Hasen terimini meşhur eden Tirmizi’ye aittir.

11)Hasen hadis kaça ayrılır?
C)Hasen li zatihi ve hasen li gayrihi diye ikiye ayrılır.

12)Bunları tanımlayınız.
C)Hasen li zatihi:Hasenlik özelliklerini bvizzat taşıyan hadistir.
Hasen li gayrihi: Aslında zayıf olan ama bir hadisin desteğiyle hasen niteliğini kazanan hadistir.

13)Merdud(zayıf)hadis türleri nelerdir?
C)Mürsel munkatı’ mu’dal mu’allak müdelles mu’allel muzdarip maklub şazz-mahfuz münker-ma’ruf metruk.

14)Mürsel hadis nedir?
C)Tabiinin doğrudan(aradaki sahabiyi atlayarak)Hz. Peygamber’den naklettiği hadistir.
-Hasan Basri’nin mürsel hadisleri zayıf
-Said ibnü’l Müseyyeb’inkiler makbul sayılmıştır.

15)Munkatı’hadis nedir?
C)Senedinde sahabeden sonra bir veya peşpeşe birkaç ravi atlanmış olan hadistir.

16)Mu’dal hadis nedir?
C)Senedinde peşpeşe iki veya daha fazla ravi atlanmış olan hadistir.

17)Mu’allak hadis nedir?
C)Senedinin müellif tarafı bir veya birkaç ravisi atlanmış gibi eksik olan hadistir.

18)Müdelles hadis nedir?
C)Bir kusuru veya ekseriya hoş görülmeyen bir özelliği gizlenerek onun bulunmadığı zannettirilecek şekilde rivayet edilmiş olan hadistir. Hadisi bu şekilde rivayet etmeye tedlis denir.

19)Tedlisü’l isnad nedir?
C)Gizlenmek istenen kusur senede bir ravi atlanmış olduğu halde bunu belli etmemeye çalışma şeklinde ise buna tedlisü’l isnad denir.

20)Tedlisü’ş şuyuh nedir?
Gizlenmek istenen kusur hocanın meşhurluğu veya zayıflığı ise bu duruma tedlisü’ş şuyuh denir.

21)Mu’allel hadis nedir?
C)Ancak işin uzmanı âlimlerin anlayabileceği ve sahihliğe zarar veren gizli bir kusuru(illeti)bulunan hadistir.

22)Bu sahada eser yazan âlimler kimlerdir?
C)Ali ibnü’l Medini Ahmed b. Hanbel ed-Darimi el-Buhari Ebu Hatim er-Razi Tirmizi Derukutni.

23)Muzdarip hadis nedir?
C)Birbirine zıt olmakla beraber birini diğerine tercih imkânı bulunmayan hadislere denir.

24)Muzdarip hadisin hükmü nedir?
C)Bunlardan hatalı olanı tespit imkânı bulunmayınca iki hadiste zayıf sayılmıştır. Bu tür zıtlıkların bazısı hadise zarar vermeyebilir.

25)Maklub hadis nedir?
C)Senet ve metnindeki kelime veya cümleler arasında yer değişikliği yapılmış
olan hadistir.

26)Şazz-Mahfuz hadis nedir?
C)Sika bir ravinin kendisinden daha sika olan bir raviye veya ravilere zıt olarak rivayet ettiği hadistir.

27)Münker-Ma’ruf hadis nedir?
C)Zayıf bir ravinin kendisinden daha iyi durumda olan raviye aykırı bir şekilde rivayet ettiği hadistir.

28)Metruk hadis nedir?
C)Hz. Peygamber’e(s.a.s) yalan isnada bulunmakla itham edilen(müttehem bil kizb)veya çok hata yapan(fahişu’l galat)yahut çok dalgın olan(fartu’l gaflet)ravinin rivayet ettiği hadistir.

29)Kudsi hadis ne demektir?
C)Yüce Allah’a Kur’an olmayarak nispet edilen söz ve işle ilgili hadis demektir. Buna rabbani hadis veya ilahi hadiste denir.

30)Kudsi hadisin içeriği nelerdir?
Daha ziyade Yüce Allah’ın büyüklüğü kudreti merhameti ve lütfu gibi konuları ele alan bu hadislerin sayısı fazla değildir.

31)Merfu hadis nedir?
C)Hz. Peygamber’e(a.s)ait olduğu söylenen söz iş ve herhangi bir durumla ilgili hadis demektir. Hadis denince ilk akla gelen mana budur.

32)Mevkuf hadis nedir?
C)Bir sahabiye ait olduğu söylenen söz ve işle ilgili hadise denir.

33)Horasan âlimleri mevkuf hadisi nasıl isimlendirmişler ve bunun sonucu bazı âlimler eserlerine hangi ismi vermişler?
C)Mevkuf yerine eser(çoğulu asar)kelimesini kullanmışlardır. Bundan dolayı bazı âlimler hem merfu hem mevkuf hadisler içeren kitaplarına es-Sünen ve’l Asar ismi vermişlerdir.

34)Mevkuf hadisler hangi tür hadis kitaplarında bulunur? Örnek bir eser verin?
C)Musannef türü hadis kitaplarında bulunur. Ebu Hafs Ömer b. Bedr el Mevsıli’nin Ma’rifetü’l vukuf ale’l mevkuf isimli itabı vardır.

35)Maktu’hadis nedir?
C)Tabiundan birine ait olduğu söylenen söz ve işle ilgili hadis demektir.

36)Muhkem hadis ne demektir?
C)Kendisine zıt manada sağlam bir hadis veya şer’i bir delil bulunmayan yani diğer dini delillerle çelişmeyen hadis demektir.

37)Muhtelifu’l hadis nedir?
C)Başka bir hadise veya dinen makbul bir delile/bilgiye zıt olan çelişen hadistir.

38)Muttasıl hadis nedir?
C)Senedinde başından sonuna kadar ravi düşmesi bulunmayan isnad zinciri kesintisiz olarak devam eden hadistir.

39)Mu’an’an hadis nedir?
C)Senedinde bir veya birden çok ravi ile hadisi aldıkları hocaları arasında an edatı buluna hadistir.

40)Müenen hadis nedir?
C)Senedinde iki veya daha çok ravi arasında enne bulunan hadistir.

41)Haber-i vahid nedir? Haber-i vahid olan hadisler kendi arasında kaç kısımdır?
C)Mütevatir olmayan hadis demektir. Dört kısımdır. Meşhur aziz ferdve garip

42)Meşhur ve müştehir nedir?
C)Her nesilde (tabakada )asgari üç ravi tarafından rivayet edilmiş olan hadise denir.

43)Aziz nedir?
C)Her nesilde( tabakada)en az iki ravi tarafından rivayet edilmilş olan hadis demektir.

44)Ferd nedir?
C)Senedinin bir veya birkaç yerinde (tabakasında)ravi sayısı bire düşen hadis demektir.

45)Ferd-i nisbi nedir?
C)Gerçekte birden fazla ravi tarafından rivayet edilmiş olsa da yalnız bir bölge ravilerinin rivayet etmesi gibi bir yönden teklik özelliği taşıyan hadislere denir.
-Ferd enilince ferd-i mutlak ve garib-i mutlak garip denince ferd-i nisbi ve garib-i nisbi kastedilir.

46)Garib ve garib-i mutlak nedir?
C)Herhangi bir yönden farklılık gösteren veya tek kalan hadis demektir.
Söz konusu bu gariplik yeni tek kalış ravi sayısının herhangi bir tabakada bire düşmesi şeklinde olursa buna garib-i mutlak denir.

47)Ali ve nazil nedir?
C)Bir hadisin farklı senedleri arasında ravi sayısı diğerlerine göre hakikaten veya hükmen az olanına ali ravi saysı çok olanına nazil denir.
-Ravi sayısının hükmen az olması: Ravileri sayıca fazla olsalarda güvenilirlik bakımından daha iyi durumda olmalarıdır. Hadisin senedinde ravilerin az olması hata yapılmış olma ihtimalini azaltır.

48)Müsned hadis nedir?
C)Hz. Peygamber’e kesintisiz(muttasıl)bir senedle nispet edilen hadise denir.

49)Müdrec hadis nedir?
C)Sened veya metnine aslında bulunmayan bir şey eklenmiş olan hadistir.Müdrec hadisin ekseriya sadec sözlü rivayetten kaynaklandığını söyleyebiliriz.

50)Hadise eklenen kısım nasıl anlaşılır?
C)Ya başka bir rivayette bu kısmın ayrı görülmesiyle yahut rivayet eden ravinin veya durumu fark eden bir âlimin söylemesiyle ya da o kısmı Hz. Peygamber’in söylemesinin imkânsızlığıyla anlaşılabilir.

51)Ziyadetü’s sika nedir?
C)Bir hadisi aynı hocafdan rivayet eden sika ravilerden birinin arkadaşlarından ayrı olarak bir fazlalıkla rivayet etmesine ve rivayet ettiği bu fazlalığa denir.

52)Musahhaf ve muharref nedir?
C)Sened veya metninde noktalama ve harekeleme hatası yapılmış olan hadise musahhaf harf hatası yapılmış olan hadise ise muharref denir.

53)Mutabi’ ve Şahid nedir?
C)Hadislerin sahabeden itibaren farklı rivayetlerinin araştırılması sonucunda o hadisi senedin her bir halkasındaki ravi dışında aynı lafızlarla rivayet eden başka raviler varsa bunların rivayetine mutabi’denir.
Hadisin başka kanallardan gelen rivayetlerini araştırma sonucu lafzı aynı olmayıp mana bakımından benzer veya yakın rivayetler bulunursa bunlara da şahid denir.Şahid bir hadisi mana bakımından destekleyen ve başka bir raviden gelen hadistir.

ÜNİTE10

1)Mütevatir nedir?
C)Yalan bir haberi rivayet etme hususunda birleşmeleri aklın ve âdetin kabul etmeyeceği kadar kalabalık raviler topluluğunun kendileri gibi bir topluluktan alıp naklettikleri görülen ve duyulan bir olayla ilgili hadislerdir.

2)Mütevatir hadisin şartları nelerdir?
C)_hadisin kalabalık bir topluluk tarafından rivayet edilmesi ve bu topluluğun her nesilde tevatür sayısının altına düşmemesi
_bu kalabalığın yalan üzerine birleşmelerin in aklen ve adeten
mümkün olmaması.
_haberi nakleden kişilerin o haberi bizzat kaynağından işitmeleri veya olayı kendi gözleriyle görmeleri.

3)Bir hadisin mütevatir olması için önerilen en düşük sayı kaçtır?
C)4 tür.
NOT:Suyuti her nesilde en az on kişiden meydana gelen ravilerin naklettiği haberin mütevatir şartını taşıdığı kanaatini ifade ederken yaygın görüşün 3 ten az olmamak kaydıyla belirli bir rakam verilmemesi olduğunu da söyler.

4)Lafzi mütevatir nedir?
C)Bütün rivayetlerinde lafızları aynı olan yani hz peygamberin ağzından çıktığı şekilde bize ulaşan hadislerdir.

5)Manevi mütevatir nedir?
C)Ravilerin aralarında müşterek bir nokta olan çeşitli hükümleri veya bilgileri ayrı ayrı lafızlarla nakletmeleri şeklinde meydana gelen ortak manaya denir.

6)Mütevatir hadisler konusunda ilk eser ve yazarı kimdir?
C)Suyuti ‘nin ezharul mütenasire fil ahbaril mütevatire isimli eseri.daha sonra bu kitabını suyuti katfül ezharil mütenasire fil ahbaril mütevatire ismiyle özetlemiştir.

7)Mütevatir hadisler konusunda en geniş çalışmayı yapan yazar ve eseri nedir?
C)Muhammed bin Cafer elkettani nazmülmütenasir minel hadisil mütevatir adlı eseridir.

8)Haberul vahid nedir?
C)Bir kişinin diğer bir kişiden rivayet ettiği haber demektir. mütevatir haberin şartlarını taşımayan veya mütevatir seviyesine ulaşmayan haber olarak da tanımlanmıştır.

9)Haberul ehad nedir?
C)Birden fazla kişinin rivayet ettiği haber anlamına gelir.

10)Haberi vahidle amel etmenin hükmü nedir?
C)İslam âlimleri sahih olduğu ortaya çıkmış haberi vahid ile amel etmenin gerekli olduğu hususunda görüş birliği etmişlerdir.

11)Zayıf hadis nedir?
C)Sahih ve hasen hadis için aranan şartlardan birini yada bir kaçını taşımayan hadislere denir.

12)Zayıf hadisin çok çeşitli olmasının nedenleri nelerdir?
C)_ravinin tenkid edilmesindeki sebeplerin farklılığı.
_senette ravi düşmesinin az veya çok olması.
_ravi eksikliğinin senedin değişik yerlerinde olması.
_hadisin metnindeki kusurun onun sahihliğine zarar verme derecesindeki değişiklikler.

13)Rivayet asrı olan 3. Asırdan önceki dönemlerde zayıf hadis terimleri nelerdi?
C)Merdud metruk münker sakim.

14)Muzaaf hadis nedir?
C)Zayıf olduğu hakkında hadis alimleri arasında ittifak bulunmayan bazılarına göre zayıf bazılarına göre de zayıf olmayan hadistir.buna göre muzaaf hadis zayıf hadisten üstündür.

15)Nasiruddin elbani’nin kendince zayof saydığı ebu davud’un süneninde bulunan hadislere dair yazdığı kitabın ismi nedir?
C)Zaifü süneni ebi davud.

16)Zayıf bir hadisin birden çok senetle rivayet edilerek zayıflıktan çıkması için gereken şartlar nelerdir?
C)_hadisteki zayıflık aşırı cerh sebeplerine dayanmamalı .yani hadisin zayıflığı şiddetli olmamalıdır..
_takviye eden diğer senetler (tarik)kuvvet bakımından takviye edilen senetle ya aynı seviyede veya daha üstün olmalıdır.

17)Hiçbir şekilde zayıf hadisle amel edilmeyeceğini savunan alimle kimlerdir?
C)Yahya bin main Müslim ibni hazm ebu Bekir ibnül Arabi.

18)Zayıf hadislerle ahkam dışında amellerin faziletine dair konularda amel edilebileceğini savunan alimler kimlerdir?
C)Sufyan essevri Abdullah bin mubarek ahmed bin hanbel ebu davud.
NOT: Ayrıca Ahmed bin Hanbel’in amellerin faziletleri dışında da helal ve haram kapsamına giren konularda zayıf hadislerle amel edilebileceği görüşünde olduğu nakledilmiştir.

19)Hadislerin sahih hasen ve zayıf olarak taksimi kime aittir?
C)Tirmizi.

20)Faziletlerine dair konularda da olsa zayıf hadisle amel edebilmek için İbni hacer el askalani nin belirlediği şartlar nelrdir?
C)_Zayıf hadis yalancı bir ravinin tek başına rivayet etmesi gibi aşırı zayıf olmamalı.
_İslam dininin amel edilen genel esaslarından birisine uygun olmalı.
_amel edilirken zayıf hadisin sabit olduğuna kesin şekilde inanılmamalı aksine ihtiyaten amel edildiği bilinmelidir.

21)Zayıf hadisle amel konusundaki görüşler nelerdir?
C)_İsnatları zayıf da olsa muhtevasıyla ümmetin amel ede geldiği hadislerle ahkâmda amel edilir.
_İhtiyata daha uygunsa zayıf hadisle ahkâmda amel edilebilir.
_Herhangi bir konuda zayıf hadisten başka delil yoksa rey’e tercih edilerek zayıf hadisle amel edilebilir.

22)Ebu Hanife ‘nin amel ettiği zayıf hadislere örnekler?
C)Kıyasa aykırı olmaların rağmen namazda kahkaha hurma şırasıyla abdest hayızın azami süresinin 10 gün olduğu on dirhemden aşağı mehir olmayacağı gibi zayıf hadislerle amel etmiştir.

23)İmamı şafinin amel ettiği zayıf hadislere örnekelr?
C)Taif yakınlarındaki Vecc denilen yerde avlanmanın haram olduğu mekkede yasaklanan zamanlarda namaz kılmanın caiz olduğu kusan kişinin abdest alması ile ilgili zayıf hadislerle amel etmiştir.

24)Mevzu hadis nedir?
C) Söylemediği veya yapmadığı halde Hz. Peygambere nispet edilen söz ve işlerle ilgili haberdir

25. Mevzu hadisler ne zaman ortaya çıkmaya başlamıştır.
C) Hz. Osman’ın şehit edilmesi ile başlayıp Hz alinin şehit edilmesi ile derinleşen siyasi ihtilaflarda tarafların cahil ve beklide ard niyetli mensuplarının kendilerini övünmek muhaliflerini yermek maksadıyla bu tür haberler üretmeye başladıkları anlaşılmaktadır.
26. Hadis uydurma sebepleri nelerdir?
a) İslam düşmanlığı (Abdulkerim b.ebul avca Muhammed b.ssait el esedi Beyan bin seman el mehdi)
b) Irk ve mezhep yanlılığı
c) Maddi yarar elde etme hırsı
d) İslam a hizmet arzusu
27. Hadis uydurma yöntemleri nelerdir?
C) Uyduranın bizzat kendisinin düzmesi veya başkasının sözünü alıp hadis diye ortaya sürmesi şeklinde iki yöntem bilhassa filozof sufi tabip ve hakimlerin sözlerinden istifade edilmiş
28. Uydurma hadisin ravideki belirtileri nelerdir.
c) Bunu itiraf edenler ravinin içindeki bulunduğu ortam hocadan öğrenme zamanı olarak verdiği tarihin imkânsız olması

29. Uydurma hadisin metindeki belirtileri nelerdir.
C) Metinde görünen dil ve özelliklede mana bozuklukları ile ölçüsüz ifadeler metnin kesinleşmiş bazı bilgilere aykırı olması metnin belli bazı konularda olması metnin rivayet asrında yazılmış hadis kitaplarında bulunmaması

30. Hadis uydurmaya karşı yapılan mücadeleler nelerdir?
C) Hadis usulü ölçülerine göre sağlam senetlerle ümmete intikal etmiş ve Hz. Peygambere aidiyeti konusunda galip bir kanaat oluşturan sahih hadisleri müstakil kitaplarda toplamak ve sahih hasen zayıf ve mevzu hadisleri ihtiva eden ayrı ayrı eserler kaleme alınması uydurma hadislerin tespit edilmesine büyük ölçüde yardımcı olmuştur

31. Cerh ve tadil faaliyetleri ve mevzuat eserleri çerçevesinde ortaya çıkan çalışma guruplarını açıklayın
C) Genel olarak tenkide uğramış ravileri özel olarakta hadis uyduran veya bununla suçlana kimseleri tespit edip tanıtmak ve uydurma hadisleri tanıtmak.

32. Tenkide uğramış ravilere dair yazılmış eserler hangileridir.
C) İbn hibbanın kitabül mecruhin ile ibn adinin el kamil fiddu afası

33. Hadis uyduranlar hakkında yazılan eser hangisidir?
C) Burhanettin el halebi’nin el keşfül hasis ammen rumiye bivazil hadis

34. El mevzuat nedir?
C) Ebul ferec ibnul cevzinin uydurma olduğu tespit edilen 1850 haberi fıkıh konularına göre bir araya getirdiği eseridir.

35. İbnul cevzinin söz konusu eserindeki yanlışlıkları ortaya koymak için yazılan eser nedir?
C) Suyutinin el alil masnua fil ehadisil mevzua

36. Menkezebe lafzı ile kasdedilen hadis hangisidir?
C) Kim bilerek benim adıma yalan uydurursa cehennemdeki yerini hazırlasın hadisidir.

37. İbni cevzi nin ve Suyutinin iki kitabını ihtisar edip onlarda bulunmayanları da ilave ederek fıkıh konularına göre bir araya getiren eser hangisidir.
C) İbn Arrak’ın tenzihüş şeriatil merfua anil ahbariş şeniatil mevzua adlı eseridir
38. Uydurma rivayetleri alfabetik olarak zikreden eserler hangileridir?
C) Ali el kari’nin el esraül merfua fil ahbaril mevzuası ve el masnu fi marifetil hadisil mevzu
39. 1423 uydurma rivayeti konularına göre verilen eser hangisidir? C) Şevkani’nin el fevaidül mecmua fil e hadisil mevzua

NOT: Uydurma hadislerin olumsuz etkileri başlığını kitaptan okumanızı tavsiye ediyorum.(S.274)

(ALINTIDIR.)

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.